Dün TRT'nin ekranlarında şöhret olup bununla yetinmeyip 'sanatçı' hayatı yaşamak isteyenlere giriş yapmıştım.
Örnek olarak da Hürriyet'e damat olan Mustafa Yolaşan'ı vermiştim. Aslında böyle düşünen TV'cilere hep hak verdim. Uğur Dündar da aynı psikoloji içinde uzun süre bocalayıp durmuştu. Şöhret, sevilmek, gittiğin her yerde Türkan Şoray itibarı görmek güzel de TRT'nin verdiği para ne kadar ki... Devlet memurusun. Ünlü şarkıcıların gazinolardan aldığı paranın yanında çekirdek parası bile olmaz. Onların bir gecede kazandığını sen bir ayda bile alamıyorsun. "Aç şöhret hiç çekilmez" derler. Bir ceket alırken sekiz saat düşünüyorsan, külüstür arabana benzin koyarken için gidiyorsa milyonların sevdiği ve tanıdığı büyük TV'ci olmak neye yarar? Uğur Dündar bu düşünce ile o zamanlar gazinocu Fahrettin Aslan ile anlaştı ve yüklü bir avans aldı. Sanırım TRT'den 5 yılda alacağı maaşı bir aylık çalışma için alınca... Yapacağı iş ne ki... Müjdat Gezen ile gazinolarda sahnesinde muhabbet etmek. Ateş Böcekleri, Zeki-Metin gibi... Şimdi bunun benzerini TV stüdyosunda yapıyor. Müjdat Gezen'i veya Levent Kırca'yı yanına alıp tarafsız gazeteci gibi soruyor ya. "Şöyle denir, böyle yapılmıştı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz" gibi... Yerseniz tabii... İşte bunu gazino sahnesinde mikrofon önünde ayakta yapmaya korktu. Bir süre sonra avansı iade etti. Ama Hülya Koçyiğit-Selim Soydan çiftinin Gülşah Film şirketine bir film çevirdi.
O yıllarda yani 70'li yıllarda İngiltere'de okuyan bir güzel genç kız, diplomasını alıp İstanbul'a dönünce Ajda Pekkan'ın yerini almayı planlıyordu. O çok güzel genç kızın ismi Ruhat Ünaldı idi. Adana senatörü rahmetli Mehmet Ünaldı'nın kızı Ruhat Ünaldı... Dedikodu değil bunu kız kardeşi Vuslat Ünaldı'dan öğreniyoruz. Kadere bakın ki hemen o günlerde kız kardeşi Vuslat Ünaldı bir şarkıcı olan Erdem Alkın ile evlenip müzik dünyasına girdi. Ruhat Ünaldı da şarkıcılık hevesini dondurup, iç giyim konusunda bir numara olan Biliktan ailesine gelin oldu. Eşi Ahmet Biliktan çok modern bir erkekti. Vuslat'ın İzmir TV'de sunucu olduğu zaman, Ahmet ile evli miydi yoksa ayrılmış mıydı hatırlamıyorum. Ama iki kızını da İngiltere'de dünyaya getiren bir anne idi. Kızların biri şu günlerin popüler rock şarkıcısı Nazlı... Sonuçta Vuslat Hanım şarkıcı olamadı ama kızı oldu. Bildiğiniz gibi 80'li yıllarda da gazeteci Güngör Mengi ile evlenip politika yazarı ve TV programcısı oldu. Ne hikmetse kızlarının ikisi de Mengi oldu.
Defne Samyeli adındaki habercinin öyküsü ise şöyle: Bir yarışmada Türkiye ikinci güzeli seçildi. İlk işi rahmetli Melih Kibar'dan ders almak oldu. Kibar, Samyeli'ne şarkı söylemesini öğrettiği gibi bir de albüm hazırladı. Ancak ne albüm ne de Defne'nin sesi beğenildi. Yerli Rafaella Carra Show programı da üç hafta sonra yayından kalkınca... Defne Hanım da TV'de ana haber spikeri oldu. Tabii bu arada zengin bir mimar ile evlenip çocuklarını Amerika'da doğurdu.
Ayyy yine sayfa dolu. Ama Şebnem Kısaparmak, İclal Aydın, Esra Ceyhan, Beyazıt Öztürk, Ali Kırca, Emel Yalçın, Esra Balamir, Aslı Kökçe gibi TV'cilerin albüm ve müzik merakını anlatmadan konuyu kapatmam. Ayıp olur hepsine. Bakarsınız aklıma yeni isimler de gelir. Yarın devam edeceğim...