ANAP'ın tek başına iktidar olduğu, Genel Başkanı Turgut Özal'ın, "İkinci Atatürk" olarak tanıtıldığı 80'li yıllar...
Asım Ekren, İstanbul Gelişim Orkestrası'nın davulcusuydu. Oysa Türkiye, Asım'ı "milli damat" diye tanıdı. Çünkü başbakanın kızı Zeynep Özal'ı kaçırıp, evlenmişti.
Bugün, AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklarını yakalamak için koşturan medya, o günlerde Asım Ekren'e sarılmıştı. Jaguar skandalını yaşı 40'tan büyük olanlar mutlaka hatırlar. Özetle "Davulcu Asım Ekren", milli damat olarak gazete manşetlerinden inmezdi. Daha sonra yakın arkadaşı Osman Yağmurdereli de "ikinci milli damat" olmuştu. Osman da Ulaştırma eski Bakanı rahmetli Veysel Atasoy'un kız kardeşi Esin Hanım ile evlenmişti.
Zaman hızla akıp giderken çok şey değişti, çünkü çok kişi hayata veda etti. Siyasi ve ticari iktidarlar değişti. Haliyle unutulan çok oldu. Gazeteler başka kişilere takıldı. Bir zamanlar peşinden ayrılmadığı kişileri yolda görünce selam vermez oldu... Bu arada yuvalar da yıkıldı. Ama milli damat Asım Ekren karakter olarak hep aynı kaldı. Hep mütevazı, yine çocuksu ve müzisyen ruhlu oldu...
Yasemin Bozkurt geçen gün Asım'ı TV programına konuk etti. Programda neyi paylaşacağız dediyse, bilmiyorum. Asım'ı ikna edip karşısına oturtması büyük başarı. Sanırım Asım, 80'li yıllarda magazin muhabiri olan Yasemin ile arkadaş. Gelmeden önce sıkı pazarlıkların yapıldığını yayın sırasında öğreniyoruz. Asım, çocukları hakkında soru sorulmamasını şart koşmuş. Yasemin de 'Olur' demiş. Şayet normal koşullarda olsa, hiçbir konuğun TV'ciyi şartlamaya hakkı yok. Kimse kimsenin işine karışmamalı. Ama Asım'ın önemli bir özelliği var. Kanser tedavisi gören bir hasta. Kemoterapide ne saçı kalmış ne de kirpiği. İç dünyasının da çok değiştiğini tahmin edersiniz. Her konuya karşı hassas. Yıllardır hiç konuşmadığı kızını telefonda karşına çıkarırsan... Belki karşılıklı sözler edilebilir, sıkı bir kavga da ekranlara gelebilir. Peki tedavisi, hastalığı ne olacak? Yasemin Bozkurt'un reytingi de yükselebilir ama bu bir insanın canından daha önemli olamaz... Sorarım size, insanlık bu mu? "Ne ölüme, ne ölüsüne" diyen kızının sesini duyunca Asım'ın yüzü kızardı. O duyguyu çok iyi bilirim. Seda Sayan ve Esra Ceyhan bana da yaşatmıştı. Gerçi bende tam tersi olmuştu. İki kanser hastası üzerime gönderilmişti. Tabii sanki haberleri yokmuş gibi davranarak. Bir izleyici rastgele aramış da yayına bağlanmış yalanı... Resmen reji odasında yönlendirilen bir tezgâh... Sonuçta beni iki kanser hastası Emral Avşar ve Osman Yağmurdereli ile canlı yayında karşılaştırmışlardı. Stüdyoda kameralar üzerinde, en küçük mimiklerin ekranlarda... Ne diyeceğini şaşırıyorsun. Yüzde bin haklıyken haksız duruma düşüyorsun. Hele karşında bir kanser hastası var ise. "Ne derse desin. Yeter ki rahatlasın. Sonra vicdan azabı çekerim" diye düşünüyorsun. Kibar davranıp, alttan alıyorsun ama... İftiralar ve hakaretler gelince, patlıyorsun.
Asım'ın kızı Binnaz Ekren her şeyi açıkça söyledi. Biraz reyting alacağım, diye kanser hastasını kullanan Yasemin Bozkurt ve onun gibi olanları Allah'a havale ediyorum.