Gazeteler, 'Enflasyon düştü' diye yazıyor.
Gazeteciler yalan haber yazacak değil ya doğrudur. İyi güzel de vitrinlerde veya tezgâhlardaki etiketleri de görüyorum. Gözlükle de olsa, her çeşit ürünün üzerinde kaç liraya satıldığını okuyorum. Bugün gördüğüm, iki hafta sonra en az yüzde 20 artıyor. Enflasyon madem düşüyor, bu ne? Neden her şeye, her ay zam geliyor? Şu yazdıklarımı benden daha iyi biliyorsunuz. Çünkü ben semt pazarından alışveriş yapmıyorum, (Daha doğrusu eşim yaptırmıyor, en kötüsünü en pahalıya alıyormuşum.) aynı gün metrobüse, iki kez binmiyorum, tramvay aktarması yapmıyorum. Otobüsten inip vapura binmiyorum. Sonra da tramvay ile üç toplu taşıma aracı ile işime gitmiyorum. Ama çevrem böyle insanlarla dolu. Örneğin oğlum İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci. Allah'ın her günü Kozyatağı-Beyazıt arasında gidip geliyor. Ondan öğrendim. Harem-Sirkeci arasındaki feribotların büfelerini işleten firma değişmiş. Yeni işletmeci gelir gelmez zam yapmış. Üniversiteli öğrencilerin çay, simit parasına kafayı takmışlar. Karaköy-Tünel arasındaki tarihi tünele 3 lira verilmesine ne dersiniz? Halk isyan ediyor. Bir dakikalık yolculuk için 3 lira çok değil mi? Kaç dolar yapar hesap edin.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş güzel şeyler yapıyorsunuz. Bunlar parayla olur. Kabul ediyoruz ama gariban çalışanların ve öğrencilerin sırtından toplanan paralar olmasın. Otobüse, tünele, vapura zam yapmak garibanı sırtından bıçaklamaktır. Öğrencinin bir tost yemesini engelleyeceğinize, Boğaz'da bir balığa 100 dolar veren adamların cebine sokun elinizi. Milyon dolara daire satan müteahhitlerden alın... Örneğin Ataşehir'de minibüs yok. Çünkü işçi yok. O geniş caddeleri dolar milyarderleri yaptırsın. Oralarda üçer beşer dairesi olan bürokratları da biliyoruz. 150 sene valilik yapsa beş kuruş harcamasa yine de o daireleri alamayan idealist yöneticiler!.. Sevgilisine 100 bin dolarlık otomobil hediye eden görgüsüz ve ahlaksız işadamının boynuna sarılın. Zaten AK Parti'nin felsefesi bu değil mi? Başbakan o garibanların arasından geldiği için sevilmiyor mu? Ama bakıyorum, giderek eksen kayıyor.
Özellikle çarşı pazardaki bu çılgın zamları size mutlaka birileri hemen söyleyecektir. Toplu ulaşım araçlarından alınan paraları iyi düşünmek gerekiyor. İsterseniz dünya ile karşılaştırın. Ama gelir ile orantılı... Unutmayın sinek küçüktür ama mide bulandırır. Dolar, euro yükselmiş, petrol şu olmuş bu olmuş, dünyada ekonomik kriz varmış falan filan... Bunları kimse düşünmüyor. Türk halkı, Türkiye'de yaşıyor. Burada üç kuruş kazanıyor. Bugün her şey unutuldu, sanki dünya durdu. Çocuğunun elinden tutup okul yolunda yürüyor. Üç gün önce satın aldığı mavi önlük, yeni ayakkabı, defter, kalem, silgiye verdiği paranın aylık bütçesini ne kadar aştığını düşünüyor. Ne kadar acı gerçek ki, aynı günlerde bankacılar da verdikleri paraları faizleri ile bir an önce nasıl alacaklarını hesap ediyor. Tehdit ederek hem de... Kredi kartları ödemelerine yeni önlemler getirildi. Allah'ınızı severseniz ayda bin lira maaş alan bir işçi, ayın sonuna doğru yani şu günlerde çocuğuna nasıl okul önlüğü, çanta, ayakkabı alabilir? İşe giderken kullanacağı otobüs biletinin parasını hesap ederken. Tabii ki 'Atın ölümü arpadan olsun' deyip kredi kartıyla alacak. Kim cebinde parası varken gidip de kredi kartı kullanır? Bu ülkede bankaların ne olduğunu bilmeyen mi kaldı?