Önceki gün Yeşilçam'ın bir 'iyi kalpli-kötü adamı' daha vefat etti.

O kadar az kaldılar ki... Hüseyin Zan'ı özellikle Anadolu seyircisi çok iyi tanır. 100 filmde dayak yemiş, dayak atmış, adam öldürmüş yani hep kötülük yapan insan rolü oynamış bir aktör. Sinema onu bırakınca ne yapsın, çok sevdiği Yalova Çınarcık'ta yaşamaya başlamıştı. Orada balıkçılara olta, iğne filan satarak hayatını kazanıyordu. Bazen de eşle dostla balığa çıkıyordu. Düşünsenize hayatı Yeşilçam Sokağı'nda, sinema içinde geçen bir adam, son 20 yılında balıkçı olarak ekmek parası kazanıyor. Pek çok gazetecinin, işsizlikten garsonluğa başladığını anımsayınca... Ne desem boş... Toprağın bol olsun, huzur içinde yat Hüseyin Zan... Cenazesinde gelenek değişmedi. Ünlü aktörlerin hiçbiri katılmadı.


Kerem Yılmazer'i kimse hatırlamadı mı?

Herhalde Yeşilçam'ın sevilen dayakçısı Hüseyin Zan'ın son yılları ve cenaze törenindeki vefasızlık canımı çok sıktı... Pazar diye tatil, eğlenelim, gülelim, parklarda dolaşalım demek hiç içimden gelmiyor. Şimdi de bir başka vefasızlığa değineceğim. Bu işleri iyi bildiklerini iddia eden, iyi paralar götüren kişilere dokunacağım. Yani 'halkla ilişkiler' yapanlara...

Levent'te 33 masum insanın ölümü ile sonuçlanan bombalı saldırıyı mutlaka hatırlıyorsunuz. HSBC Bank'ı yerle bir eden saldırıyı El Kaide örgütü yaptı denmişti. Bütün dünyada yankı uyandıran iğrenç bir saldırı idi. İşte orada hayatını kaybeden kişilerden biri de sanat dünyasının gördüğü veya göreceği en kibar aktör Kerem Yılmazer idi. Pisipisine genç yaşta öldü Keremcik. HSBC binası yıllarca delik deşik durduktan sonra, Azerbaycanlı işadamı Mübariz Mansinov tarafından satın alınıp restore edildi. Yepyeni modern bir bina olunca da Marriott Oteller Zinciri'ne kiralandı. İstanbul'un en lüks butik oteli olduğu iddia ediliyor. En ucuz odası 200 euro imiş. Kral dairesi ise gecede 8 bin euro imiş. Parası olanlar düşünsün bizi ilgilendirmez de ben açılış törenine takıldım... Çağrılan herkese saygım sonsuz. Hepsi birbirinden değerli insanlar. Ama onların yanında bir de rahmetli Kerem Yılmazer'in sanatçı eşi Göksel Kortay olamaz mıydı? Kerem'in ruhu o açılışta mutlaka dolaştı. Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Göksel Kortay açılışa kesinlikle bambaşka bir hava verecekti. Bunu düşünemeyenler 'halkla ilişkiler'ci olamaz.