ATATÜRK’ÜN ölümünden sonra 26 Aralık 1938’de toplanan CHP Olağanüstü Kurultayı’nda Atatürk’ün ‘Ebedi Şef’, İnönü’nün de ‘Milli Şef’ olarak anılması, İnönü’nün ‘CHP’nin değişmez genel başkanı’ olması kabul edildi. İsmet İnönü, aynı tarihlerde devam eden para basımını durdurarak paralara kendi resmini koydurdu. İnönü’nün resimlerinin yer aldığı paralar, ikinci emisyon grubunda Atatürk’ün resimlerinin bulunduğu banknotlarla birlikte basıldı. İnönü, pullarda da kendi resimlerini bastırttı. Çok partili hayata geçişin hemen ardından kurulan DP, propagandasında da ‘para ve pulların üzerinde sadece Atatürk’ün resminin kullanılacağı’ hususuna yer verdi. 1950’de tek başına iktidar olan DP, para, pul ve okul kitaplarındaki İnönü fotoğrafları dönemini bitirdi.
 Türkiye de 1947 yılında ve sonrasında hem Truman Doktrini’nden hem Marshall Planı’ndan çok ciddi yardım ve krediler aldı. Ancak, elbette ki bu kredileri Amerika karşılıksız vermiyordu. Verilen krediler karşılığında krediyi alan ülke dış politikada Amerika’ya yakın uluslar arası kuruluşlara girip bu kuruluşların anlaşmalarına imza atmak zorundaydı. Aynı zamanda krediyi alan ülke; ülke içindeki Amerikan karşıtı ve/veya Komünizm yanlısı kişi ve grupları takibata alıp tevkif edecekti.
Bu anlaşmalarla birlikte; Türkiye’de konumu ve durumları zaten haliyle zor olan Komünistler daha da zor duruma düşecekti. Türkiye ile Sovyetler Birliği’nin arası; Türkiye’deki Komünistlerin tevkifi –örneğin Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı gibi komünistler; 1925’te İstiklal Mahkemesi’nce tutuklanmıştı, suçları Komünistlikti- ve Stalin’in Boğazlar için birkaç kez nota göndermesi ve Kars-Ardahan illlerini istemesi nedeniyle bir hayli bozuktu.
Nazım Hikmet için Türkiye-ABD yakınlaşmasının başladığı yıllardan öncesi de bir hayli zordu. Hikmet; Bolu’ya öğretmen olarak atandıktan sonra Batum üzerinden Moskova’ya gitmiş ve orada Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde eğitim aldıktan sonra Türkiye’de dönerek Aydınlık dergisinde çalışmaya başlamıştı. Bu dergideki yazı ve şiirleri nedeniyle İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmış ve 15 yıl hapsi istenmişti. Bunun üzerine Sovyetler Birliği’ne geri dönen Hikmet; 1928 yılında çıkarılan afla birlikte “memlekete” geri döndü.
 
Türkiye’den kaçtıktan sonra, şimdi “Nazımcı” olanların gazetesi Cumhuriyet’te yapılan yayınlar ve hele Nadir Nadi’nin başyazısı arşivlerde.. Nadir Nadi 24 Haziran tarihli başyazısında Nazım Hikmet’in kaçması üzerine “vatansız, hain, satılmış adam diye bağırmayacağım” dedikten sonra “Çünkü komünizmin kitabı vardır, tartışılması caiz olmayan dogmalar vardır... Onun için de komünistlerle münakaşa edilmez.. Komünist kilise yani Kominform nasıl tespit ederse Papa, yani Stalin ne emrederse öyle amel eylerler” diye ilave ediyor, Nazım Hikmet başta, bilumum komünistlere dönüşlerine müsaade etmek kaydıyla pasaport ve tek yollu bilet verilmesini” öneriyordu. (Cumhuriyet Gazetesi Haziran-Temmuz 1951)
Not:Bu yazının yanında birde tam boy bir Nazım Yüz resmi basarak rahatça yüzüne tükürünüz deniyordu.
İkiyüzlülük veya Yüzsüzlük mü demeliydim.Bugün ve geçmişte yaşadıklarıma ve şahit olduklarıma bakınca yuh dediğim anlar oluyor.Geçenlerde Tv ye bakarken Levent KIRCA dek geldi kendince mizah yaptığını sandığı programı vardı,Kendince diyorum artık okadar itici olmaya başladı ki izleyeni kalmadı.
Parodide Devlet dairesinde makamının yükselmesini isteyen memurlar duvardaki ATATÜRK posterlerini indiriyor Odacı konumundaki kahramanımızda o Resmi götürüp evinin baş köşesine asıyor.
 
Koskoca gazetelerin veya televizyonların köşebaşlarını bekleyen zaatlar AKP nin ve-veya ona oy verenlerin Atatürk e alenen karşı olduğu,Ülkeyi dış güçlere peşkeş çekmek için zaman kolladığını ya direk söylüyor veya ima etmeye çalışıyorlar.
Bu yazıyı bu yüzden yazayımda yüzsüzlükler ortaya çıksın diye.Eskiyi araştırmadıkça unutulan veya bilinmeyen gerçekler vardır.Daha öncede yazmıştım insanlar karşısındakileri kendinin yapacaklarına bakarak yargılar,Yani ben olsam yapardım oda kesin yapar mantığıdır bu.
 
Atatürk’ün Ölümünün ardından 12 Kasım 1938’de(Ölümünden 2 gün sonra) CHP genel başkanlığına ve Cumhurbaşkanlığına İsmet İNÖNÜ seçilir ve bu mihvalde başta alıntıladığım olaylar hemen icra eder.Paralardan ve Pullardan akabinde Devlet dairelerinden okul kitaplarından Atatürk’ün resmi kaldırılıp İsmet İNÖNÜ’nün resmi konulunur.Bu çirkin olay 1951 de DP merhum Menderes’in %53 oyla gelip ATATÜRK’ü koruma kanunu çıkarmasıyla son bulur.O merhum ATATÜRK ilkelerine muhalefettende yargılanır ve mahkumiyet alır.(Ne acı komedi).Bilirmisiniz şimdi Hükümeti eleştirmek için bağırıp gazete yanında hediye verilen esasen çoğunun tamamen okumadığı NUTUK CHP iktidarı döneminde yasaklanmıştır.
 
Şimdi arkasından ağladıkları,methiyeler düzdükleri Nazım Hikmet RAN isimli şair,Atatürk zamanında da mahkum olmuşken hayatı boyunca Atatürk’e muhalifken ve ceza almışken yine Kendi iktidarlarında bu ülkeden Polanya’ya iltica etmişken ve yine Resmini basıp rahat rahat yüzüne tükürün derken.Gün gelip kahramanınız oluyor,ondan medet umuyorsunuz.
 
Kendi günahlarını suçsuz insanlara yüklemek hoşlarına gidiyor,Kendilerine inanan bazı At gözlüğü takmışlarda tam gaz savunup attıkları çamur üzerinden kalp kırmaya devam ediyorlar.Sanıyarlar ki onalrın yaptığı gibi rsmi dairelerdeki Atatürk resimleri indirilecek,paralardan silinecek Kendi genel başkanımızın resmi bastırılıp astırılacak.Ama bu insanlar onlareca yıldır iktidarda olmadı hala.  Olacak olacak ben tek başıma iktidar olsam kesin yapardım onlarda yapacak.

Cıııkk yapmayacağız,Çünkü bizler siz değiliz.%50 oy alarak iktidara geldiğimiz halde Sizlere hiç hakaret ettik mi?aşağıladık mı?

Ama siz her fırsatta bizlere hakaret ettiniz.Dağdaki çoban olduk(Onur duyarız)-göbeğini kaşıyan adam olduk-bidon kafa olduk-en sonda inek sürüsü olduk.Bizlere bu yakışıksız ifadeleri yakıştırırken hiç aynaya bakmak akıllarınıza gelmedi.Bir bakabilseydiniz ne demek istediğimizi anlardınız.

Gözünüzdeki kin bürümüş gözlükleri çıkarıp baksaydınız bizim kendi değerlerimiz olan Adem oğlu olduğumuzu bu Ülkenin ham gerçeği olduğumuzu görürdünü.Ama önce bakmanız gerekti öyle değilmi?

Ben bu iyi kötü demiyorum.Omurgalı olun dik durun diyorum.Nasreddin hoca gibi “Sende haklısın-sende haklısın,Hanım sende haklısın “demeyin .Kendi aklınızdan geçene her Adem oğlunun yapacağını sanmayın diyor saygılar sunuyorum.