Düşünsenize en son ne zaman utandınız?

Utanma derken cidden pişmanlık bilmeden yaptıklarınız veya bilerek yapmadıklarınız veya yaptıklarınız.

Cevaplar herkes için farklı bir soru esasında,Utanmak insani bir pişmanlık refleksi.Herkes de aynı oranda gelişmiyor ne yazık ki.Utanmak için ilk önce yapılan eylemin yanlış olduğunu bilmek kabul etmek ve akabinde utanma refleksi dediğimiz vicdan ve kalp olgusunu birleştirmek gerekiyor.

İsterseniz soruyu biraz daha geliştirip etrafımızdaki olaylara kişilere ne kadar duyarlıyız onu da soralım kendimize.

Bizler ne ara bu vaziyete geldik,Bu Ülke coğrafyasında yaşayanların en belirgin özelliği Aile bağlarının gücü ve Etrafında ki kişilerle olan Ailevi benzeri bağlılığıdır.Düşünsenize yaşı 35 ten büyükler olarak Komşu ne demek ti,Bazen anne bazen en yakın akrabadan daha yakın sokakta kan ter içinde oynarken bazen hiç çekinmeden kapısını çalıp su istediğimiz veya evinden sizi sokakta oynarken görüp Çocuklar karnınız acıkmıştır ekmeğe yağ süreyim hep beraber yiyin diye çağıran komşu teyzeniz vardır.Çarşıda sokakta haylazlık yaparken Komşu amcaları fark edince utanmalar saklanmalar hatta azarlamasından korkmalar.Bizler ilk önce çekirdek ailemizde birbirimize destek olur sonra mahallemizde birbirimizi kollardık.

Ne oldu bizlere?

İlk önce komşu olgusunu yitirdik.Bırakın on ev alta ki Yılmaz amcanın kızmasından korkan,Kendisi Yaylada iken komşusu vefat etti diye Yayla evinde iki ay radyo açmayan(Alanya’da komşusu öldü de kendi yaylada radyo dinleyip keyif yapıyor demesinler diye) insanlar toplumundan,Aynı apartmanda oturup karşı dairesinde  oturan komşusunun adını bilmeyen derdini hastalığını sevincini paylaşmayan insanlar olduk.

Ama esas çöküş çekirdekte oldu. Bakın 2017-2018 yıllarında ki tuik verilerine göre her evlenen çiftten %35,5 i ilk beş yıl içinde boşanıyor.

Nerede ise yarısı değil mi? Boşanmak hadi normal herkes kendi hayatını yaşamak istiyor da ya çocuklar. Annede de kalsa Babada da kalsa hep bir tarafları eksik yarım.Buda toplumda ruhsal bozuklukları olan bireylerin çoğalması demek oluyor.

Bunların sebeplerinden önce neden böyle bir yazı yazma ihtiyacı duydum onu aktarayım müsadenizle.

2003 yılının ilk ayında Rabbim müsaade etti,Kutsal toprakları ziyaret edip vazifemizi yapma fırsatı doğdu çok şükür. Giderken okadar çok şey okudum dinledim ki baştan aşağı maneviyat yüklüyüm birde buna 30 yaşın verdiği gençlik ve enerji de eklenince tutmayın beni. İlk önce Medine-i Münevvere de 8 gün kaldık,Daha sonra kara yolu ile Mekke-i Mükerreme’ye geçtik.Medine de Resul’ün manevi huzurunda iken bile bir tarafım Hep Mekke’yi merak ediyordu.Ne kadar da Resulün manevi misafiri olsak ta Kabe-i Muazzama Alemleri yaradan Rabbimin yeryüzündeki Beyti(evi)idi. O ‘nun misafiri olmak ne kutlu bir misafirlikti. Hem Allahın Resul-ü demiyormuydu ? "Kâbe’yi ilk görünce yapılan dua reddolunmaz." Diye.

Neyse Mekke-i Münevvere’ye vardık Allah’ın evi Kabe’ye Bab-ül Selam ismi verilen (Selamlama kapısı) kapıdan yanımda ki 40-45 kişilik gurupla girdik.İçimizde dehşet bir heyecan var çoğumuz bu kutlu yere ilk kez geliyoruz.Bazılarımız evde çalışıp istek sıralamış onların duasını edecek (Dua kabul olacakya…)Ama benim zaten en büyük dualarım kabul olmuş Eşimle evlenmiş Allah’ın lütfu çocuklarım ve ailem var sağlıklıyım ve en çok arzuladığım yerdeyim,Ne öncesinde nede orada aklımda isteklerim yok heyecanım Rabbnimin huzurunda ona en yakında olmak var adım adım da yaklaşıyoruz.saat Gece 11-12 arası Birlikte hareket ettiğim gurupta şehadet getirmeler tekbirler şükür duaları edenler ağlayanlar her şey var.Çünkü o Kutlu Beyt gözükmüş hatta her adımda elleyebilecek kadar da yaklaşılıyor. Ama bana bir şey oldu İnanın Kapıdan girildiği andan itibaren yaklaşık 75-100 metre sadece ayaklarıma bakabiliyorum.Kafamı kaldırıp 5-10 adım kalmış Kabe’ye bakamıyorum. Çünkü o yaşıma kadar bilerek veya bilmeyerek yaptıklarımdan insani olarak o kadar utandım ki Rabbimden Kabeyi görürümde Hakketmediğim bir şey isterim diye utanıyor,O kutlu yapıya bakamıyordum.Çok utanmıştım çoook.

Zaman su gibi akıp geçiyor,Bu alakasız utanma veya aile komşuluk ilişkileri ni neden bahsettim.

Geçen gün bir hanım kızımızla konuştum,(ismi-yaşı bende saklı)Daha bana göre çocuk olacak yaşta idi.Kullandığı maddenin etkisiyle tam 3 saat benle konuştu,İnanın duyduklarım Benim gibi bir faninin bile kaldıramayacağı şeylerdi.Ve o küçücük çocuk(Bana göre) Bana öyle bir kelime sarfetti ki insanlığımdan- erkekliğimden utandım.Bu konuyu daha fazla didiklemeyeceğim.İnanın o gece 1 dakika bile uyumadım.

Biz toplum olarak ne ara bukadar yozlaştık.Bizler Bu topraklara göçebe gelen kuşlara bile bakmak için vakıflar kuran bir ecdadın nesli değimli ididik.Bizim peygamberimiz “Komşusu aç iken,Tok yatan bizden değildir” dememişmiydi. Biz kapitalizmin-Materyalizmin bukadar kölesi olup insanlığımızı nasıl bukadar yitirdik.

İnşallah içinde bulunduğumuz durumun farkına ilk önce bizler sonra yetkililer farkına varıp utanır ve düzeltmek için çaba sarfederiz. Ne olur etrafımıza daha dikkatli bakalım kollayalım uyaralım.

Daha İnsanca yaşanılası bir dünya için çalışalım.Selam ve dua ile