Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Strateji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Özcan, PKK’nın Gaziantep’te bir türlü alt yapı kuramadığı, halkı kendi tarafına çekemediği ve taban bulamadığı için bombalı saldırıyı gerçekleştirdiğini söyledi.

Saldırının Gaziantep’te meydana gelmesinin birden fazla yönünün bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Özcan, “Gaziantep, PKK’nın bir türlü alt yapı kuramadığı, halkı kendi tarafına çekemediği ve taban bulamadığı bir bölge. Burada hatırı sayılır Kürt vatandaşımız olduğu halde bunlar hiçbir zaman örgüte prim vermediler, örgütle arasına mesafe koymayı bildiler.” dedi.

Örgütün, Gaziantep üzerinde uzun süredir yapmak istediği icraatlar olduğunu aktaran Özcan, “Bir türlü başarılı olamıyorlardı. Bayramın o güzelliğinde insanların analarını, babalarını ziyaret ettiği bir dönemde saldırı düzenlediler. Maalesef çok ciddi kayıplarımız oldu, çocukla yaşamlarını yitirdi. Amaç orada propaganda yapmak değil, amaç insanları öldürmek, insanları katletmek. Terörün vahşi yüzünü göstermekti. Sağduyulu bütün insanlarımız bunu kınıyorlar. Bu ülkede kimliği ne olursa olsun ister Kürt olsun, ister Türk olsun hiç fark etmez herkes bu saldırıyı bayramda kutsal tanımayan ve hedefi sadece insan öldürmek olan bir örgütle karşı karşıyayız. Bu olaydan sonra Gaziantep halkının çok duyarlı olması gerekiyor.” diye konuştu.

Bir milletvekilinin misafir edilmesi, BDP’li vekillerin teröristlerle kucaklaşması ve arkasından böyle bir saldırının gelmesinin normal olmadığını belirten Özcan, bu süreçte güvenlik güçleri daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.

Gaziantep’teki huzur ve kardeşliğin bozulmaması gerektiğini vurgulayan Özcan, Gaziantep’in bölgenin en gelişmiş şehirlerinden birisi olduğunu ifade etti. Bu bölgede insanların asırlardır kardeşçe yaşadığını aktaran Özcan, “Bütün ailelere baş sağlığı diliyorum. Lütfen kimse örgütün oyununa gelmesin. Kandildeki suç baronları, çete liderleri halkın orada karşı karşıya gelmesini istiyor. Sigaralarını, rakıların almışlar. Bunlar bu olaydan sonra halk nasıl birbirine girer dört gözle bunu bekliyorlar. Bunları sevindirmeyelim. Dualarımızı edelim ama sokakta hiçbir zaman karşı karşıya gelmeyelim. Örgüt istediğini hedeflemiş ve organize etmiş ve organize ettiği eylemi gerçekleştirmiş. 100 tane bomba varsa bunun bir tanesini patlatabiliyor. Toplum olarak terörü lanetleyelim. Siyasetçiler bunu yüksek sesle kınamalı.” şeklinde konuştu.

PKK’nın kendi dışında herhangi bir düşünce, siyasi oluşum istemediğinin altını çizen Özcan şöyle devam etti: “PKK bütün Kürtlerin temsilcisi olduğunu iddia ediyor. Oysa, BDP’ye Kürtlerden verilen oy yüzde 25 veya yüzde 30’dur. Kürt kardeşlerimizin yüzde 70’i bunlara destek vermiyor. Ama baskıyla, yıldırmayla yanlarına aldırmaya çalışıyor. İşte Gaziantep’deki saldırının amacı buydu. Kendisine destek vermeyen halkı bir şekilde cezalandırma çabasıydı. Kendi hedeflerine ulaşabilmeleri mümkün değil. PKK’nın kanlı terör örgütü olduğunu bütün dünya görmüş oldu. PKK, uyuşturucudan daha fazla ne kadar gelir elde edebiliriz onun mücadelesinde. Narko terörle elde ettiği Narko doları nereye koyalım hesabının içerisindedir. Terörle mücadele kararlılıkla devam etmeli. Ama bunun ötesinde Kürt vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlükleriyle ilgili bir an önce Anayasa’da ve yasalarda yapılması gereken neler varsa bunun da acilen yapılması gerekir.”

BDP’nin örgütün kontrolünde bir parti olduğunu dile getiren Özcan, “BDP milletvekilleri KCK tarafından tespit edilen insanlardır. Birçoğu gönüllü olarak PKK’ya destek veren insanlar. Kendini örgütten, şiddetten ayıramayan bir BDP’nin Kürt vatandaşlarımıza hiçbir katkı ve desteği olamaz. BDP kendini örgütten ayırmadıkça bu ülkenin barışına katkı sağlayamaz. BDP’liler PKK’lılarla kucaklaşmayla gerçeğin fotoğrafını vermiştir. BDP bu ülkede Türkiye’nin geleceğine, Kürtlerin geleceğine destek vermek istiyorsa örgüte bir kez bile olsa dur demeli. BDP mecliste olmalıdır, örgütten bağımsız olmalıdır. İstihbarat sıfır hatayla çalıştığı zaman bu ülkede bombalar patlamaz. Bundan sonraki süreçte istihbaratta eksikliklerimiz neyse bunun mutlaka sağlanması gerekiyor. Sınırların korunması gerekiyor. Ülkeye giren ve eylem yapmaya hazırlanan bir terörist durdurulmazsa, eylem sahasında durmak çok daha zor olur. Terörle mücadelenin yüzde 10’u güvenlik güçlerinin teröristlerle karşı karşıya gelmesi, yüzde 90’ı ise istihbarattır. İstihbaratın çok iyi güçlendirilmesi gerekir.” dedi.
Kaynak: cha