Türk Dünyası Birlik Platformu ve Akdeniz Üniversitesi Avrasya Araştırmaları Topluluğu tarafından bugün saat 13.00'de sözde Ermeni soykırımı iddialarının 100. yılı olması münasebetiyle bir basın açıklaması düzenlendi.
Öğrenci topluluğunun yönetim kurulu üyeleri ve üniversite öğrencilerinin katılımıyla düzenlenen basın açıklamasının metni şu şekilde:
"Öncelikle dün İstanbul Adliyesi'nde teröristler tarafından rehin alınıp şehit edilen Savcımız Mehmet Selim Kiraz'a Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına, sevenlerine ve büyük Türk milletine baş sağlığı diliyoruz. Bu hain terör eylemini şiddetle kınıyoruz.
2015 yılı Ermeni Diasporası, Ermenistan devleti ve Türklüğe düşman çevreler tarafından adeta modern Haçlı Seferi yılı olarak belirlenmiştir. Öyle ki, 1915 yılında Türk devletine haince saldıran Ermeni çetelerin hukuk çerçevesinde durdurulması için yapılan hareketler ve Ermeni meselesini çözmek için alınan tehcir kararının, bu çevrelerce bir “soykırım” olarak adlandırılması ve bu olayların yüzüncü yılına girmiş olmamız sebebiyle ülkemize ve milletimize karşı topyekun bir siyasi saldırı başlamıştır. Örneğin; Avrupa Parlementosu’nun 12 Mart 2015 tarihinde almış olduğu kararda Avrupa Birliği üye devletlerinden "Ermeni soykırımı”nı hukuksal planda tanımaları istenmiştir. “Sözde soykırımın” yüzüncü yılı bahanesiyle başlayan bu saldırıların hiç bir bilimsel yanı bulunmamaktadır. Ermeni tehciri ve beraberinde yaşanan olayların tarihçiler tarafından tartışılması için Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli girişimlerine rağmen, muhataplarımız bunu kabul etmemiş, bunun yerine hiç bir hukuksal geçerliliği olmayan siyasi hamlelerle ülkemizin itibarını bozmaya çalışmışlardır. Bu durum bugün de devam etmektedir.
Üstelik şunu da ifade etmek isteriz ki, “soykırım” kavramıyla ortaya çıkan suç, 9 Aralık 1948’de New York’ta imzalanan ve 12 Ocak 1951’de yürürlüğe giren “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi” ile uluslararası hukukun bir parçası olmuştur. Hukuksal olarak bunun öncesindeki hiç bir olay “soykırım” kapsamında değerlendirilemez. Bu bağlamda “sözde soykırım” iddialarının hiç birinin hukuksal dayanağı da yoktur!
Bunun yanı sıra, tarihçilerin yaptığı çalışmalar 1915 olaylarının öncesi ve sonrasında Osmanlı Devleti’nin yöneticilerinin Ermenileri topyekun yok etmeye yönelik hiç bir eylemi olmamıştır! Bunu iddia edenlerin iddiaları her geçen gün yapılan çalışmalarla çürütülmektedir! Ortada müesses nizama yönelik bir isyan ile terör ve bu isyanı ve terörü bastırmak için çabalayan bir devlet vardır.
Osmanlı tarafından "millet-i sadıka" olarak anılan Ermenilerin, neden böyle bir durumla karşı karşıya kaldıklarını kendilerine sormaları, kendi kimlikleriyle yüzleşmeleri gerekmektedir.
Tarihe; adaletiyle, merhametiyle, mertliğiyle yön veren Türk milletine iftira atan Ermenilerin telaşını biliyoruz. Millet bilinci kazanmak için bütün dayanak ve sığınakları "yalan" olan Ermeniler emellerine, Türk gençliği var oldukça ulaşamayacaklardır.
Bizler Türk Dünyası Birlik Platformu üye kuruluşları olarak, bu milletin asil geçmişine ve insanlığına leke bulaştırmak için yapılan bu soytarılığın ve üretilen bu yalan furyasının yüzüncü yılında son bulmasını istiyoruz."