Yazarımız Sıddık Bey yine öenmli bir noktaya temas ederek, seçimlerde olaşan görüntü kirliliğne dem vurdu.

Merhaba sevgili okurlar,

Zaman giderek daralıyor ve 31 Mart yerel seçimleri yaklaşıyor. Adaylar arasındaki rekabet de giderek kızışıyor. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, zamanın ilerlemesiyle birlikte rekabetin kızışacağını ve hararetin artmaya başlayacağını söylemiştik. Bu gerçekleşmeye başladı. Adaylar seçmenlere ulaşmaya çalışırken aynı zamanda tanıtımlarına da devam ediyorlar. Ancak bu tanıtımlar şehre zarar vermeye başladığında hoş olmayan bir görüntü kirliliği oluşuyor.

Bu hoş olmayan görüntüleri Alanya ilçesinde görmeye başladık. Şu anda bütün yollarda bulunan orta refüjler, adayların pankart yarışına maruz kalmış gibi gözüküyor. Gece yarısı bile birileri hala orta refüjlere afiş asmaya çalışıyordu. Alanya’da  aşırı görüntü kirliliği oluşmuş durumda. Aslında seçmenlere kendilerini tanıtmaya çalışan adaylar, bu durumun tepki çektiğini farkında değiller mi?

Yani dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmasınlar. İşte baştan beri söylediğimiz olaylardan biri gerçekleşiyor. Alanya ilçesinde yarışı Cumhur İttifakı adayı ile İyi Parti adayından birisi burun farkıyla alır, ama bunu belirleyecek olan şey seçimlere az bir zaman kaldığında kimin hata yaparsa diğerinin öne geçmesidir, diye anlatmıştık.

İşte o hatalardan birisi, çevreye verilen görüntü kirliliği. Adaylar bu işi abartmaya başladılar ve artık bu tanıtımdan öte bir güç gösterisine, gövde gösterisine dönüşmeye başladı. Ancak seçmenlerin bir kısmı, yani taraftarları bu görüntü kirliliğini desteklerken bir diğer kısmı da tepkilerini dile getiriyor.

Bu seçim zor, hiç kimse seçilmeyi çantada keklik görmesin. Bu sebeple yapılan çalışmalara dikkat edilmesi gerekir. Cüzdanları Dim Çayı barajından doldurmuyorsanız, havaya da savurmanın bir manası yok, bunu unutmayın.

Adaylar seçim başlamadan önce aday olacakları kesinleşme aşamasındayken, sağda solda "kazanmak için ne kadar gerekiyorsa harcayacağız" diye söylemişler. Herhalde bu sözleri danışmanları veya seçim çalışanları da duymuşlar ki, muhtemelen adayları yanlış yönlendiriyor.

Eğer adaylar, "sorun yok, harcayın" diyorsa, arap yağı bol bulunca meselesi olmasın. Sonra milletin ağzı torba değil ki büzesin, demezler mi? Bu kadar harcayıp sonra bunun acısını halktan çıkarmasınlar diye.

Ağalar, abartmayın. Bakın birçok şehirde adaylar kendi aralarında, ses ve görüntü kirliliği yapmayacaklarına dair centilmenlik anlaşması yapıyorlar. Eğer siz, "onların parası az veya çok, harcamayıp keselerini düşündükleri için centilmenlik anlaşması yapıp fazla masraf etmeyelim" düşüncesindeler ve bizim cepler dolu çok rahat harcarız diyorsanız, ne diyelim? İşiniz gücünüz rast gelsin.

Sağlıcakla Kalın..