Yazarımız Sıddık Bey, 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısı ile sizler için bir özlem yazısı kaleme aldı.

Merhabalar sevgili okuyucularım.

Bugün, Dünya Kadınlar Günü, kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarılarını kutladığımız ve aynı zamanda kadın hakları ve eşitlik mücadelesini ilerletmek için bir fırsat olarak gördüğümüz önemli bir gündür. Bu gün, kadınların tarih boyunca karşılaştığı zorluklara ve engellere ışık tutarken, gelecekte daha adil ve eşit bir dünya için birlikte çalışma kararlılığını kutlama ve pekiştirme zamanıdır.

Dünya Kadınlar Günü'nün kökeni, 20. yüzyılın başlarına dayanır. 8 Mart 1908'de, New York'taki tekstil fabrikası işçileri tarafından düzenlenen bir grev sırasında, 129 kadın işçi yangında öldürüldü. Bu trajik olay, kadınların çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve insanca yaşam koşullarının sağlanması mücadelesinin bir sembolü haline geldi. Daha sonra, 1910 yılında, Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda, 8 Mart'ın "Kadınların Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanması önerildi ve kabul edildi.

Ancak, geçmiş yıllara kıyasla, kadınlar için olumlu gelişmeler kaydedilmiştir. Kadınlar artık daha fazla eğitim alma, işgücüne katılma ve liderlik rollerine yükselme fırsatlarına sahiptir. Ancak bu ilerlemelerin yanı sıra, hala yapılması gereken çok iş olduğu da açıktır.

Bu Dünya Kadınlar Günü'nde, toplum olarak kadınların karşılaştığı zorluklara dikkat çekmeli, kadınların sesini duyurmalı, eşitlik ve adalet için birlikte mücadele etmeliyiz. Ama bir durum var ki, ben özellikle bu konuya değinmek istiyorum.

Dünya var olduğundan bu yana, kadınlar Dünya’nın yükünü taşımış ve kadın olmanın, zor bir meslek olduğunu hepimize annelerimiz aracılığı ile bize anlatmıştır. O Anneler ki, dünya’ya gelişimizden bu yana hep yanımızda olmuş ve her anımızda bizi korumuş kollamış, kokusu ile Dünya’nın en güzel kokusunu bize tattırmıştır. Buna örnek, annem rahmetli olduktan sonra geçen 3 senenin ardından, boş eve girdiğimde hala onun kokusunu hissedebilmektir, anne kokusu, her anneler günüde elini öpemediğin annenin özlemini çekmektir.

İşte bu sebepler ile anne olmanın kutsallığı bambaşkadır.  Anne olmak, insanın yaşamındaki en önemli ve anlamlı deneyimlerden biridir. Bu deneyim, bir kadının hayatında bir dönüm noktasıdır ve hem fiziksel hem de duygusal olarak büyük bir değişimi beraberinde getirir. Anne olmak, birçok duygu ve sorumluluğun yanı sıra büyük bir sevgi, sabır ve özveri gerektirir. Ancak, bu deneyim, getirdiği zorluklara rağmen, aynı zamanda büyük bir mutluluk ve tatmin duygusuyla da doludur.

Anne olmanın kutsallığı, bir kadının bedeninde başlar. Bir kadın hamile kaldığında, bedeni ve ruhu büyük bir değişim sürecine girer. Bu süreç, fiziksel olarak zorlayıcı olabilir; ancak, bir kadının içinde büyüyen bir yaşamın mucizesini taşımak, ona aynı zamanda büyük bir güç ve neşe verir. Anne adayları, bu süreç boyunca bedenlerine ve ruhlarına dikkat etmeli, sağlıklı bir gebelik geçirmek için gerekli bakımı sağlamalıdır.

Bir bebek dünyaya geldiğinde, annelik deneyimi yeni bir boyut kazanır. Yeni bir hayatın sorumluluğunu üstlenmek, annenin yaşamında önemli bir dönüm noktasıdır. Bebeğin ihtiyaçlarına cevap vermek, onunla bağ kurmak ve onun büyümesini desteklemek için anne sevgisi ve özverisi gereklidir. Bu süreç, bazen yorucu ve zorlayıcı olsa da, bir annenin yaşadığı sevgi ve mutluluk duyguları bunun karşılığını fazlasıyla verir.

Anne olmak aynı zamanda sabır gerektiren bir deneyimdir. Bebeklerin düzensiz uyku saatleri, ağlama nöbetleri ve ihtiyaçları, annelerin zamanlarını ve enerjilerini zorlayabilir. Ancak, sabır ve anlayışla bu zorlukların üstesinden gelmek, anne çocuk ilişkisinin güçlenmesine ve derinleşmesine yardımcı olur. Sabırlı bir anne, çocuğunun gelişimini destekleyerek, onun en iyi şekilde yetişmesine katkıda bulunur.

Anne olmak aynı zamanda sürekli bir değişim sürecidir. Her anne, çocuğunun büyüme ve gelişme süreciyle birlikte kendisi de büyür ve değişir. Anneler, çocuklarıyla birlikte yeni beceriler öğrenir, yeni sorumluluklar üstlenir ve yeni deneyimler yaşarlar. Bu süreçte, anne kendini sürekli olarak yenilemeli ve geliştirmelidir, çünkü anne olmak, öğrenmeye ve büyümeye açık olmayı gerektirir.

Sonuç olarak, diyeceksiniz ki Sıddık Bey, bugün kadınlar günü anneler günü değil ne alaka diyebilirsiniz, ama anne olmak, bir kadının yaşayabileceği en büyük nimetlerden biridir. Sevgi, sabır ve özveriyle dolu bu deneyim, annelerin hayatlarında derin bir anlam ve mutluluk kaynağıdır. Her annenin yaşadığı bu kutsal deneyim, toplumun temelini oluşturur ve gelecek nesillerin yetişmesinde büyük bir rol oynar.

Bu nedenle, anne olmak, tüm saygı ve sevgiye layık bir deneyimdir ve annelere minnettarlıkla yaklaşılması gerekir. Benim anneliğe daha fazla öncelik vermemin sebebine ister, kadınlar gününde annesinin kadınlar gününü kutlayıp onu öpemedi, ona bir çiçek verip o gülüşünü göremedi deyin, isterseniz tv proğramlarında çocuklarını bırakıp kaçıp giden annelerden etkilendi ondan dolayı yazdı deyin. Ne derseniz deyin ama ben bu kadınlar günüde annemi özledim.

Tüm kadınlarımıza sevgi ve saygıyla, onların 8 mart dünya kadınlar gününü kutluyorum. Senin de canım Annem..