Alman basını bir yandan Euro krizi nedeniyle Almanya'nın zarar ettiği yönünde fırtına koparırken, diğer yandan ise başta federal hazine ve tüketiciler olmak üzere aslında Almanya'da birçok kesimin krizden kârlı çıktığı belirlendi. Bu arada bankaların çok düşük faizlerle para temin edebildiği ve ithalatçı firmaların da düşük Euro/Dolar paritesi sayesinde ihraç potansiyellerini arttırdığı ortaya çıktı.

Almanya'nın Euro bölgesindeki krizin çözümü için aktarması gereken meblağ her geçen gün milyarlarca euro tutarında artmasına rağmen, basında yer alan felaket senaryolarının aksine ülkenin krizden çok yönlü olarak kârlı çıktığı belirlendi. Kâr edenlerin başında ise federal hazine, konut kredisi kullananlar, uzun vadeli kredi alanlar, bankalar ve ihracatçı şirketler geliyor.

Avrupa Daimi İstikrar Mekanizması'nın (ESM) yürürlüğe girmesi halinde Almanya'nın buradaki payının 340 milyar euro olması öngörülüyor. Krizden en kârlı ve haklı çıkacak olanlar arasında ise en başından bu yana ESM'nin kabul edilmesinde ısrar eden Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble geliyor. Çünkü iki yıl vadeli federal tahviller için halen 0,021 düzeyinde negatif faizle borçlanan Almanya'nın tahvillerini alanlar faiz geliri elde edemediği gibi üzerine para ödemek zorunda kalıyor. On yıl vadeli federal hazine bonolarına ödenen faizler ise yüzde 1,25 düzeyinde seyrediyor. Uzmanlar durumu karşılaştırmak açısından İtalya'nın aynı türdeki devlet tahvillerine yüzde 5,96 seviyesinde faiz ödediğine dikkat çekiyor.

Bremen Eyalet Bankası'nın baş analisti Folker Hellmeyer federal hazine bonolarının getirisi hakkında Bild Online'a yaptığı açıklamada, Almanya'nın bu yolla son 30 ay Sultanbet içinde 60 milyar euro tasarruf sağladığını ifade etti. Artan vergi geliri ve düşük sosyal harcamalar da göz önünde bulundurulunca Federal Maliye Bakanlığı'nın elde ettiği artı gelirin 70 ila 100 milyar euro arasında değişen bir meblağa ulaştığı belirtiliyor. Krizin yoğunlaşmasıyla birlikte 2008 yılının eylül ayında yüzde 5,24 olan konut kredileri ise yarı yarıya azalarak yüzde 2,62'ye kadar düştü. Buna göre dört yıl önce 100 bin euro konut kredisi alan bir tüketicinin bugün aynı maliyetle 155 bin euro kredi alması mümkün hale geldi. Bu arada 100 bin euro vadeli kredi almak isteyen bir tüketicinin de bugünkü şartlarda yüzde 6,56 oranında faiz ödemesi gerekiyor. Aynı oran 2008 yılının eylül ayında yüzde 8,29 seviyesinde bulunuyordu. Artı bakiye kredisine (Dispokredit) uygulanan faizler ise ortalamada yüzde 1,54 azalarak yüzde 10,92'ye düştü. Böylelikle hesap bakiyesinde eksi 2 bin euroya düşen bir tüketicinin artık yılda 31 euro daha az faiz ödemesi gerekecek.

Krizden karlı çıkan diğer kesim ise banka sektörü oldu. 2008'in eylül ayında Avrupa Merkez Bankası'ndan yüzde 4,25 faizle para temin eden bankaların artık sadece yüzde 0,75 faiz ödemesi gerekiyor. Bu da her 100 milyon euroluk meblağ için ayda 290 bin euro az faiz ödenmesi gerekeceği anlamına geliyor. Diğer yandan Euro paritesinin düşük seyretmesi sayesinde ihracata dayalı üretim yapan Alman şirketleri de krizden karlı çıktı. 2010 yılının başında 1,44 seviyesinde olan Euro/Dolar paritesinin 1,23 seviyesine kadar gerilemesi Alman ihracat kalemlerini yurt dışında daha cazip hale getirdi. Böylece Alman teknolojisi ve makinelerini dolar üzerinden alan ithalatçı ülkelerin maliyetleri iki yıl öncesine kıyasla belirgin oranda düştü.
Kaynak: cha