Haftalardır dershanelerin kapatılması/dönüştürülmesi konusu işleniyor. Sosyal medya geleneksel medyadan daha hareketli ve etkin konumda duruyor. Özellikle de Twitter örgütlenmesi muazzam durumda. Hani, neredeyse gezi parkı eylemlerinin sosyal medya ayağını geçmiş. Muhakkak her gün ilk sıra ve bazen de ilk iki-üç sıra bu konudaki etiketlere ayrılmış oluyor.

Sosyal medyayı sevme sebeplerimden biri de bu, aslında. Her kesimden ve düşünceden insan, kendi medya ayağını örgütleyerek sesini duyurabilir hale geldi. Hemen hemen herkesin bir hesabı olduğu içinde gerek siyasetçi gerekse devlet kanadından, sanatçıdan, gazeteciden herkese ulaşma imkânınız bile var. Bu gidişle giderse geleneksel medyanın gücünü elinde alabilir bile! Zaten Batı’da bazı gazeteler kapanıp, internet haberciliğine geçişlere başladı. Geleneksel medya ise hızla ilerleyen teknoloji ve imkânlara ancak bir noktaya kadar ayak uydurabileceği için de sıkıntı yaşaması/yaşayacak olması çok doğal.

Konumuza dönelim. Benim düşünceme göre dershanelerin varlığı başlı başına eğitime darbe niteliği taşımaktadır. Zaten SBS ve LYS sınavları yüzünden öğrenciler yarış atına çevrilmiş durumda, dershaneler de bu yangına körükle giderek, ateşi besler hale geldiler. Yani evet, hem devlet hem de dershaneler öğrencilerin yarış atına dönüşmesinden sorumlu yegâne kişilerdir. Ama şu da bir gerçek ki dershaneler durduk yere bitki gibi yerden çıkmadı. Eğitim-Öğretim kalitesizliği ve eksiklikleri insanları dışarıda, para karşılığında, kaliteli arayışına itti. Elbette, çocukları bir okul kazansın, meslek sahibi olsun diye. Bu açıdan dershanelerin, ailelerin bu duygularını sömürmek için çıktığı da bir gerçek. Yoksa, kimse “Ya, yazık bu çocuklara. Okullar kalitesiz eğitim veriyor. Biz bu ihtiyacı karşılayalım da sevaba girelim” diye dershaneleri açmaya başlamadı. Kimse kimseyi yemesin!

Gelelim sorulara.

Bu yüzden, dershanelerin toptan yok edilmesinden önce eğitimdeki aksaklıklar çok büyük  ölçü de telafi edilmiş olması gerekiyor. Edildi mi?

Okullardaki en büyük eğitim sorunu öğretmenlerin yetersizlikleri ve ilgisizlikleri. Öğrencilere karşı olumsuz tutumları. Bunlar düzeltildi mi veya bunun için bir şey yapılmaya başlandı mı başlanacak mı?

“Eğitime Darbe” veya “öğrencilere zarar” olacak diye karşı çıkılıp, örgütlenip, gerek geleneksel gerekse sosyal medya da devlete baskı yaparak kararından vazgeçirilmeye çalışmak yerine, SINAVLARIN KALDIRILMASI için böyle bir çalışma yapılsa, olmaz mı?

Çünkü o zaman halkın hepsi destek verecektir ve şu ankinden daha büyük bir baskı olacaktır. Daha da makul geliyor, bana. Devlette maddi yükten kurtulacaktır, çünkü.

Hem o zaman, sınavlar kalkınca da dershanelere ihtiyaç da ortadan kalıp, kendiliğinden kapanacaktır. Siz de bunu savunmuyor muydunuz? Eğitim aksaklığı kalksın, ihtiyaç olmasın kapatırız zaten, demiyor muydunuz?

O zaman neden dershane için mücadele edeceğinize, bunca yıl sınavların kaldırılması  için mücadele etmiyorsunuz?

Yoksa “Öğretmenler işsiz kalır. Sınavlar kaldırılmasın ki dershaneler de kapatılmasın. Ne olur o öğretmenlere sonra?” mı diyorsunuz?

Öyle ise sizler birkaç bin dershane öğretmen için, her yıl 2 milyon öğrencinin geleceğini ipotek altına almış olmuyor musunuz? Onlara haksızlık değil mi?

Sonuçta 2 milyon LYS öğrencisinin kaçta kaçı dershaneye gidiyor da üniversite kazanıyor?

SBS önemli değil. Nasıl olsa onlar okuyacak lise bulacaklar (Lise sınavlarının varlığı bile başlı başına eğitim ile ilgili bir sorun aslında).

Bunlar da cevaplanmayı  bekleyen sorular. Tatmin edici cevaplar alırsak, hepimiz için iyi olur.