Toplumun aydınlanmasına katkıda bulunmak...

Tarihi süreçlere tanıklık etmek...

Bir fiil tarih yazmak…

İlmek ilmek dokumak…

İnsanlığı, medeniyeti borçluyuz

Yayınevlerine…

Yazının icadı ile başlar aydınlanma.

Matbaanın icadı ile hız kazanır.

Teknoloji çağı ile şaha kalkar…

Çağlar kapanır, çağlar açılır…

Tüm –izimler, dinler, bilimler kitaplar sayesinde yayılır.

Her şey değişir, yazının gücü değişmez.

Kitaplar…

Yayınevleri…

İşini çok iyi yapan yayınevleri var mutlaka.

İyi yürekli…

Bilgili…

Dürüst insanlar…

Onlara bir sözüm yok.

Yazarları iliğine kadar sömüren, emek hırsızlarınadır sözüm...

Cahili bile anlarsın, “Cahil der” geçersin.

Bu emek hırsızlarını anlamak çok zor…

Yazmak, yazılanı basmak, tüm ülkeye dağıtmak...

Yazmak kadar kutsaldır yapılan iş…

Böyle kutsal bir işin niteliksiz kişiler tarafından yapılması, bir sömürü mekanizmasına dönüştürülmesi…

Her daim yalanla işin götürülmesi…

İsyanım bunadır…

Anlamış değilim…

En nitelikli insanlardan oluşması gereken sektörün…

Vasıfsız insanlar tarafından ele geçirilmiş olması…

Niteliksiz bir ilişki ağının örülmesi…

İşlerin yalanla, dolanla yürütülmesi…

Yazarın emeğinin acımasızca sömürülmesi…

Kabul edilir gibi değil...

Nasıl bir vicdandır…

Yuh olsun…

Konuştuklarında…

Onlardan daha dürüstü..

Onlardan daha bilgilisi…

Onlardan daha demokratı…

Yok…

Yazık çok yazık…

Yazarın emeğini, alınterini, göznurunu sömürüyorlar…

Vicdanları hiç sızlamadan…

Yazar:

Bazı vicdansız yayınevleri yüzünden…

Eseri için verdiği emeğe mi?

Sağlığını bozduğu gözüne mi, bedenine mi?

Harcadığı paraya mı?

Uykusuz gecelerine mi?

Yansın…

Yansın da kavrulsun…