Uzmanlar, genellikle kasım ayında başlayıp nisan ayına kadar etkisini gösteren influenzanın gerekli tedbirler alınmazsa halk sağlığı için ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurguluyor. Gribin son dönemlerde böylesine sert seyretmesinin sebeplerini açıklayan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İftihar Köksal ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, "Grip de en az Kovid-19 kadar tehlikeli" diyerek gribin iyileşmediği koşullarda oluşabilecek tehlikeleri, yapılması gerekenleri tek tek anlattı.

Hastalığa yol açan başka etken virüslerin de olduğuna değinen Prof. Dr. İftihar Köksal, halk arasındaki ifadeyle domuz gribi ve Hong Kong gribinin de şikâyetlere sebep olduğunu söyledi. Prof. Dr. Köksal, 2020-2022 yılları arasında etkisini hissettiren Kovid-19 virüsü sebebiyle birçok kişinin sosyal mesafe, hijyen ve maske kurallarına dikkat ettiğini hatırlattı. Alınan önlemler ve kurallara dikkat edilmesiyle birlikte virüsün gerilediğini belirten Prof. Dr. Köksal, özellikle 'influenza mevsimi' denilen aralık, ocak ve şubat aylarında tedbirlerin azalmasıyla birlikte ise influenza vakalarında artış görüldüğüne dikkat çekti.

Hastalığın ağır semptomlarla seyrettiği bazı vakalarda değişiklikler olduğunu söyleyen Prof. Dr. İftihar Köksal, daha önce Kovid geçirenlerde gribin farklı seyrettiğine yönelik gözlemlerini ise şöyle aktardı:

Henüz ölümle sonuçlanan bir vakanın olmadığını ancak ağır seyreden vakalar olduğunu ifade eden Prof. Dr. İftihar Köksal, özellikle risk gruplarının (hamileler, onkoloji ve diyabet hastaları, bağışıklık sistemi bozulmuş kişiler) grip mevsiminden önce aşı yaptırmaları gerektiğine dikkat çekerek aşılarını yaptırmayanların hastaneye yatış riskinin artabileceği konusunda uyardı.

Virüsten korunmak için maske, mesafe ve hijyen kurallarının çok önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İftihar Köksal, vitamin kullanımına da değindi. Köksal, "Fazla vitamin alınmasının bir faydası yok. Ülkemizde vitamin ve takviye gıdalar çok gereksiz kullanılıyor, buna da dikkat etmek gerekiyor. Hiçbir şey maske, hijyen ve sosyal mesafenin önüne geçemez. Normal beslenen bir kişinin vitaminlere yönelmesi çok mantıklı değil" diyerek sözlerini noktaladı.İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya da pandemiden sonra vücudun en ufak mikroba karşı duyarlı hale geldiği konusunda Prof. Dr. İftihar Köksal ile hemfikir. Bağışıklık direncinin pandemiyle birlikte düştüğünü söyleyen, sadece vitamin kullanarak hastalığın kolay atlatılamayacağına değinen Dr. Kaya, sözlerine şöyle devam etti:

Hastalığa yakalanmamak ve daha hafif atlamak için C vitaminin önemine değinen Dr. Kaya, "Zengin beslenmek gerçekten önemli. Kivi, turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeleri her gün yemeye özen göstermek gerekiyor" ifadelerini kullandı. Sağlam bir bağışıklık için sağlıklı bir bağırsağa sahip olmanın önemine de değinen Dr. Kaya, "Bağırsaklarımızda yaklaşık 100 trilyonu aşkın bakteri bulunur. İyi bakteri sayısı ne kadar fazla olursa bağışıklık sistemimiz de o kadar güçlü olur. Bağırsağımızda iyi bakteri sayısını artırmanın en iyi yolu ev yapımı turşu, şalgam suyu, yoğurt, kefir, peynir gibi doğal probiyotikler içeren yiyecekleri sofrada daha çok bulundurmaktan geçiyor" diye konuştu.

'DOĞRU BESLENME, İYİ UYKU, BOL EGZERSİZ'grip geçmeyen

Dr. Ayça Kaya, en önemli bağışıklık sistemi koruyucusunun hareket olduğunu ve kişinin ne kadar hareket ederse vücuduna o kadar iyilik edeceğinin altını çizdi. Dr. Kaya, "Kan dolaşımını ve metabolizma hızını artırarak bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiririz. Bağışıklık sisteminizi iyileştirmek için doğru beslenmeye özen gösterin. Özellikle renkli beslenme yani meyve ve sebzede 5 temel rengi (kırmızı, turuncu, yeşil, mor ve beyaz) göz önüne alarak yiyecek çeşitlendirmesi yapmak, bu renklerin içerdiği sayısı 2 binin üzerinde ve birbirinden farklı fitokimyasal maddeler nedeniyle bağışıklık sisteminizin daha iyi olmasını sağlar" diyerek sadece hastalıkta değil, günlük hayatta da iyi uyku, bol egzersiz ve doğru beslenme alışkanlığının önemine vurgu yaptı.

Editör: Haber EDİTÖR