2021 yılı panellerinin ilki ‘Brexit Sonrası Birleşik Krallık’ta Hangi Fırsatlar Var?’ başlığı ile düzenlendi. Panele Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Ümit Yalçın ve TİM Başkanı İsmail Gülle katıldı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Covid-19 sürecinde daralan uluslararası ticaretin etkilerini azaltmak ve süreç sonunda oluşacak yeni dünya düzeninde daha güçlü bir şekilde yer almak için çalışmalarını sürdürüyor. TİM, İhracatçı firmaların yurtdışı pazarlarındaki manevra kabiliyetlerini geliştirmek ve küresel pandemi salgını ile birlikte ihraç pazarlarındaki güncel gelişmelere ilişkin firmaları bilgilendirmek amacıyla, TİM Export Talks programları düzenliyor.

2020 yılında Çin, Hollanda, ABD ve Avrupa Birliği’ndeki fırsatların değerlendirildiği büyükelçilerimizin ağırlandığı TİM Export Talks bu yıl da Avrupa Birliği’nden Brexit süreci ile ayrılan Birleşik Krallık ve Serbest Ticaret Antlaşması ile ihraç potansiyelinin mercek altına alındığı panel ile devam etti.

Panel, Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Ümit Yalçın ve TİM Başkanı İsmail Gülle’nin katılımıyla “Brexit Sonrası Birleşik Krallık’ta Hangi Fırsatlar Var?” başlığı ile TİM’in sosyal medya hesaplarından canlı olarak gerçekleşti. Panelde, Covid-19 sürecinde Birleşik Krallık’ta alınan tedbirler ve ekonomisinin salgın sonrasındaki durumu, iki ülkenin dış ticaretindeki gelişmeler ve önümüzdeki döneme dair fırsatlar değerlendirildi ve güncel gelişmelere ilişkin firmalar bilgilendirildi.

“Birleşik Krallık en önemli 2’nci ihraç pazarımız”
Türkiye-Birleşik Krallık ilişkilerinin, 16’ncı yüzyıl sonlarına kadar uzandığını belirten Gülle, “Bu köklü ilişkiler neticesinde, Birleşik Krallık ile karşılıklı ticaretimiz de, pek çok ülkeden daha önce başlamıştır. Birleşik Krallık en önemli 2’nci ihraç pazarımız. Uzun yıllar süren ve sancılı geçen Brexit sürecinin ardından, ülkemiz Birleşik Krallık ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalayarak, Gümrük Birliği’ndeki tüm kazanımlarımızı korudu.

Ayrıca, Türkiye-Birleşik Krallık Serbest Ticaret Anlaşması’nda, Gümrük Birliği’nde güncellenmesini talep ettiğimiz hususlar üzerine de yoğun bir çalışma mevcut. Bundan sonraki süreçte Türkiye- Birleşik Krallık ilişkisinin yeni nesil STA olarak adlandırılan, içerisinde hizmetler sektörü, tarım ürünleri ticareti gibi alanların bulunduğu derin ve kapsamlı bir anlaşmayla taçlanacağına inanıyoruz. Brexit sürecini ihracatımızı aksatmadan tamamlayabilmek, oldukça önemli bir başarıydı” dedi.

“İkili ticaretimiz 16,8 milyar dolara ulaştı”
Birleşik Krallık’a, 2020 yılında 10 bine yakın Türk firmasının ihracat gerçekleştirdiğine dikkat çeken Gülle, şunları söyledi: “Oldukça önemli bir pazarımız olan Birleşik Krallık ile, 2001 yılında 4,1 milyar dolar olan ikili ticaretimizin 2020 yılında pandemiye rağmen 16,8 milyar dolara ulaştı. Yine aynı dönemde ihracatımız ise 2,2 milyar dolardan beş katına çıkarak 11,2 milyar dolar seviyelerine yükseldi.

Bu dönemde, Birleşik Krallık’ın dünyadan toplam ithalatı ise 359 milyar dolardan 632 milyar dolara yükseldi. Bu durumun bizler için farklı bir kıymeti var. Çünkü ülkenin ithalatındaki artış oranından daha yüksek ihracat artışı, pazar payımızda da artış anlamına geliyor.

Öyleki, 2001 yılında binde 7,7 olan pazar payımız, 2020 yılında yüzde 1,8’e yükseldi. Diğer yandan, her ne kadar son yıllarda ikili ticarette ve pazar payımızda önemli bir artış trendi yakalanmış olsa da Türkiye’nin Birleşik Krallığın ithalatından aldığı pay hala yüzde 2’in altında. Bu payı artırmak adına çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz”.

“Birleşik Krallık’a 2 bin 827 ürün ihraç ediyoruz”
Gülle, Birleşik Krallık’a özel olarak hazırladıkları hedef pazar ülke analizi raporunda, Türkiye ile Birleşik Krallık’ın ortak ticaretlerine konu olabilecek toplamda 4 bin 644 ürünün mevcut olduğunu tespit ettiklerini aktardı. Türk ihracatçıları olarak sadece 2 bin 827 ürünü Birleşik Krallık’a ihraç ettiklerine ifade eden Gülle, “Yani önümüzde değerlendiremediğimiz çok ciddi bir potansiyel bulunuyor.

Yine gerçekleştirdiğimiz analizler çerçevesinde, ülkemizin rekabet üstünlüğüne sahip olduğu 433 üründe, pazar payımızın en düşük olduğu ürünleri de tespit ettik. Söz konusu 433 ürünün sektörlerini incelediğimizde, kimyevi maddeler, otomotiv ve hububat sektörlerinin öne çıktığını görüyoruz. Hali hazırda uzmanlaşmış olduğumuz, rekabet gücünü elimizde bulundurduğumuz bu ürünleri Birleşik Krallık’a ihraç etmemek için hiçbir sebep bulunmuyor.

Küresel tedarik zincirlerindeki dönüşümü lehimize kullanarak geleneksel pazarlarımızdan olan Birleşik Krallık ve tüm Avrupa ülkeleri ile ticaretimizi geliştirmeliyiz. Artık, dünyada “yakından tedarik eğilimi”nin hız kazandığını, siparişlerin toplu olarak değil, daha küçük miktarlarda ancak daha sık partiler halinde tercih edildiğini görüyoruz” diye konuştu.

“Anlaşma ile ihracatımız artacak”
Gülle, Türkiye’nin, gerek seri üretim kabiliyeti, gerekse coğrafi konumu ve lojistik altyapısıyla bölgesinde güçlü bir tedarik merkezi olduğunu söyledi. Gülle, “Salgın sonrasında, yeni bir düzenin merkezinde olma şansını yakalayacak ülkemiz için ve 2020 yılını her şeye rağmen hedefinin üzerinde tamamlayan ihracatçılarımız için nice yeni fırsatlar olacak. Biz, 2021 yılı hedefimiz olan 184 milyar dolara emin adımlarla ilerliyoruz.

Yeni dönemde Birleşik Krallık’a ihracatımız da Serbest Ticaret Anlaşması ile birlikte inşallah daha da iyi seviyelere gelecek. Ayrıca, Birleşik Krallık ile daha ileri düzeyde yapılacak ticaret görüşmelerinde ‘Dijital Ticaret’ konusunun daha kapsamlı şekilde ele alınacağına, rekabet, fikri mülkiyet hakları, devlet yardımları gibi konularda ileriye dönük kapsamlı düzenlemelerin getirileceğine, dolayısıyla daha kapsamlı bir ticaret anlaşması tesis edileceğine de yürekten inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bu anlaşma AB ve ABD’nin yeni yönetimine de mesaj oldu”
Serbest Ticaret Anlaşması’nın önemine konuşmasında vurgu yapan Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Ümit Yalçın ise şunları söyledi: “Bu çok ciddi bir anlaşmadır. Bu anlaşma ile ticaretimizde devamlılığı sağlıyoruz. Hiçbir şey aksamadan ticaret devam ediyor. İki ülke bu anlaşma ile ilişkilerini yoğunlaştırmak istiyor. Anlaşma sadece bir başlangıç.

Bu anlaşma ile devamlığı sağladık ve belirsizlik ortadan kalktı. İki ülke ilişkilerini yoğunlaştırmak, güçlendirmek çeşitlendirmek istiyor. Anlaşma ile birlikte daha kapsamlı bir anlaşma için çalışan iki ülke, üçüncü ülkeler üzerinde de iş birliğini artırabilecek.

Bu anlaşma Avrupa Birliği ve ABD’ninyeni yönetimine de mesaj oldu. Bu anlaşma ile İngiltere ve Türkiye “Biz kıtanın iki ucunda, iki NATO üyesi olarak güvenlikte, ticaret ve ekonomi de bizden sorulur” dedi. Bu kıtada istikrar, refah, kalkınma için iki ülke elini taşın altına soktu ve kazan-kazan projelerine hazır. O yüzden bu kararlığın gösterilmesi, AB’ye de ‘Gümrük Birliği’nigel güncelleyelim’ dememize rağmen isteksiz davranan AB’ye de güzel bir mesaj oldu”.

“Müteahhitlik sektörü burada çok iş yapabilir”
Türk ihracatçısına hangi fırsatların olduğuyla ilgili Büyükelçi Yalçın, “İhracatçılarımız yeni alanlarda çalışabilirler, sağlık sektörü önemli. Biz bu sektörde bir fuar yapalım birlikte demiştik ama bu pandemiye takıldı. Bunu yapacağız. Daha sonra yeşil teknolojileri, ulaşım altyapısı, dijital altyapısı, e-ticaret, inovasyon bunlarda bize birçok yer açıldı. Johnson Hükümeti’nin planları var yeni hastaneler yapılması gibi Müteahhitlik sektörü burada çok iş yapabilir.

İddialı bir konut ve hastene yapım projesi var. O yüzden bu sahalarda gözükmemiz gerekiyor. Finansal teknoloji, yapay zeka, inovasyon gibi inanılmaz alanlar var. İhracatı geniş düşünelim ve TİM’de çok iyi ihracatçımızı güçlendiriyor” şeklinde konuştu. Açılış programının ardından, Londra Ticaret Başmüşaviri Tarık Sönmez tarafından da bilgilendirme sunumu yapıldı.

Editör: Haber EDİTÖR