Mısır'da darbe karşıtı gösterilerin yapıldığı Rabiatu’l Adeviyye Meydanı’ndaki sahra hastanesi basın sözcüsü Yusuf Tal'at, AA muhabirine yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin göstericilere gerçek mermi kullanarak yaptığı müdahale sonucu ölü sayısının 120'ye yaralı sayısının 4 bin 500'e yükseldiğini bildirmişti. (aa)

Rabiatu’l Adeviyye Meydanı, aslan meydanıdır. Çünkü adını aldığı kahraman asil duruşun ve tavrın sembolüdür. Oysa darbetülarzcılar bu meydanı çakal meydanı haline getirmeye çalışıyor.

752 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Basralı ünlü kadına ailenin dördüncü çocuğu olduğu için Rabia ismi verildi. Çocuk yaşta anne ve babasını kaybeden Rabia köle olarak satılır. Köle olarak satılan Rabia bir kaç kez kaçma ve özgür kalma girişimlerinde bulunur fakat başaramaz. Son kaçmaya çalıştığında elini yaralar. Onu kanlar içinde gören efendisi acıyarak serbest bırakır. Önemli sufilerden yapılan evlenme taleplerini geri çeviren Rabia, 801 yılında bekâr olarak hayata veda eder. Sanatı ve felsefesi 13. yüzyılın önemli isimlerinden Feriüddin Attar'ın evliyaların hayatları ve sözlerini derlediği ünlü eseri "Tezkiret'ül Evliya" eserinde yer alıyor. İlk dönem sufi şairleri arasından en önemli isimlerden biri olan Rabia'nın İlahi aşk öğretisi kendisinden sonraki sufileri de önemli ölçüde etkilemiştir. Rabia yaşadıkları ve yaşadıklarına karşı hak duruşu sebebiyle "dişi aslan" olarak anılır. Zamanın şeyhleri ve mürşitleri Rabiatu’l Adeviyye'yi ziyaret eder sohbet meclisleri oluştururlardı.

Rabiatu’l Adeviyye Meydanı… Etrafında kan ve ölüm saçanı… Musa nesli Nil’de bir küçük sandalın içinde yaşamaktadır. Can sandalı sadece kendilerine yetmektedir. Sesleri sadece kendilerine, gözleri sadece kendilerine yetmektedir. O da özgürlük o da hür irade seçimle gelmiştir. Onlarca yıla lal kesilen iki yıla tahammül edememektedir. Ansızın darbe denen ucubeye dayanıp halkın oyuyla seçileni alaşağı ederler. Hikâyeler çoktur, mazeretler, kendilerini haklı gösterecek sahte deliller!

Öldürmektedir bir ordu kendi halkını, sonra bu ölümler üzerine vermektedir istediği talkını. Yutmasını beklemektedir herkesin bu irinli ve hastalıklı salkımı! Kurşunlar oruçlu bedenlere girmekte ve özgürlüğün orucunu bozmaktadır. Firavun zihniyeti darbe ile Mısır’ı yönetmektedir. Yusuf yürekliler neredesiniz? “Darbe”tül arz eli kanlı ağzı salyalı köpürmektedirler. Kendi halklarına dahi acımayan bu psikopatlar timsah değil de nedir şimdi? Kendi yavrusunu yer sonra gözyaşı dökerler!

Ayağa kalk dünya insanı! Dik dur ve tavrını göster! Bu meydan aslan yüreklilerin meydanıdır tavşan yüreklilerin değil! Taht kavgası için değil, iktidar için de değil; insanlık için ayağa kalk ve protestonu göster. Tavrını koy, sesini yükselt. Ölenler koyun değil, kuzu değil insandır insan! Ateşli silahlarla ölüm kusanlarsa kendi askerleri! Yüzün üzerinde ölü binlerce yaralı…

Yaz, yazamazsan paylaş, paylaşamazsan konuş, konuşamazsan dua et! Dua edemezsen lanetle Mısır’daki vampirleri. Dünya ülkeleri bir olsa haksızlık karşısında ve insanlığın kazığını kalbine soksa zalimin! Ama mümkün değil bu çünkü bütün bu olaylar İslam ülkelerinde cereyan ediyor! Kukla yöneticilerle, cirit atan ajanlarla, kendi ülkesine ve insanına edilen ihanetlerle idare olunuyor. Uzaktan kumanda liderle yönetiliyor bu ülkeler.

Akan kan, kandır şucu bucu kanı değildir. Aktivistler, demokratlar, hümanistler daha bilmem neler ve kimler! Kınayın bu katliamı, eliniz mi kirlenir yoksa dudağınız mı kanar, size zarar mı gelir, değeriniz mi düşer! Burma’da olanları da kınayın, Bosna’da olanları da! Filistin’de olanı da, Afganistan’dakini de!

O kadar sustuk ki dut yemiş bülbüle döndük. O kadar kabuğumuza çekildik ki yolunmuş kaza döndük. Mülki İslam viranelerle dolmuş bugün!

Kınıyorum Mısır’daki can kaybına neden olan darbecileri ve onlara bu imkânı veren uluslararası şer güçlerini ve bu kadar insanın ölmesine seyirci kalan beter mi beter gibi duran dünya halklarını. İnsanlık ölmüş abi! Tiksiniyorum bu insanlarla aynı dünyada yaşmaktan, iğreniyorum. Leş kargaları… B.k torbaları…

Yesinler devriminizi, üç kuruşa sattınız ülkenizi… Öldürdünüz halkınızı, içine ettiniz demokrasinizin! Bay Sisi… Gel pisi pisi gel! Kendi halkını vuran bir adamdan daha beteri var mıdır? Kendi halkına kurşun sıkandan daha kütüğü var mıdır?

Mısır da seçimle başa gelen Mursi askeri darbeyle alaşağı edildi. Ordu seçimle geleni kabullenemez. Ve haksızlığa uğrayıp haklarını arayan Mursi taraftarlarını öldürmeye ve onlara zulmetmeye başlar. Senaryo nerede yazıldı acaba? Arkadaki yüzler kim? Neden Avrupa’da, Amerika’da ya da İsrail’ de buna benzer müdahaleler olmaz da Türkiye’de, Mısır’da, Suriye’de, Afganistan’da olur?

Başta Amerika ve yandaşları bu duruma sessiz kalır her zamanki gibi. Alışkanlık mı bu; bilip de bilmezlikten gelme mi, görüp de görmezlikten gelme mi? Bununla yetinseler bes deriz ama bununla yetinmeyip Mısır ordusuna destek verirler. Ve dünya seyreder.

Sadi Bostan’da anlatır: Zalim sultanlardan biri bir Allah dostuna sordu:

-En iyi ibadet hangisidir?

-Senin için öğleye dek uyumak! diye cevapladı Derviş.

-Anlamadım? dedi Sultan.

-Anlaşılmayacak ne var? dedi Derviş “Uyuduğun sürece halkına eziyet edemezsin.”

Sisi uyusun uyandırmayın. Uykusu uyanıklığından daha hayırlıdır.

Amerika uyusun uyandırmayın. Uykusu uyanıklığından daha hayırlıdır.

İsrail hakeza öyle… Avrupa… İslam ülkeler…

Rabiatu’l Adeviyye yürekli iktidarlar lazım mülki İslam’a. Baş eğmeyen, kul köle olmayan, onu bunu dinlemeyen! Halkını seven koruyan ve onun çıkarını her türlü kişisel hırsın ve çıkarın üstünde tutan bir yürek! Çok şey mi istiyorum.