Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl önce 4 adet molotofkokteyli ile yakalanan 2 sanığa 'terör örgütüne silah sağlama' suçundan verilen 12 yıl 6'şar aylık hapis cezası Yargıtay tarafından onandı.

Van 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl önce 4 adet molotofkokteyli ile yakalanan 2 sanığa 'terör örgütüne silah sağlama' suçundan 12 yıl 6’şar ay hapis cezası verilmişti. Cezayı çok bulan sanıkların avukatları da Kürtçe savunma taleplerinin mahkeme heyeti tarafından kabul edilmediği gerekçesi ile dosyayı temyize götürmüştü. Yargıtay, dosya üzerinde yaptığı incelemenin ardından yerel mahkemenin verdiği kararı onadı.

Van’da 9 Kasım 2010 tarihinde Van’da 4 adet molotofkokteyli ve havai fişek rampalarıyla yakalanan Kadir Caniş ve Hakan Zeydan’a, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 'terör örgütüne silah sağlama' suçundan verilen 12 yıl 6’şar aylık hapis cezası, avukatları tarafından temyize götürüldü. Mahkemenin verdiği cezayı fazla bulan ve müvekkillerinin, Kürtçe savunma yapma taleplerinin mahkemece kabul edilmediğini öne süren sanık avukatları, 'savunma haklarının kısıtlandığı' gerekçesiyle Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne başvurdu ve kararın bozulmasını talep etti.

Dosyayı inceleyen Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-e ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 202. maddelerinde düzenlenen, bir tercüman yardımından yararlanma hakkının, sanıkların, mahkemenin kullandığı dili anlamadığı veya konuşamadığı durumlarda geçerli olduğu görüşüne yer verdi. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 3. maddesine göre devletin dilinin Türkçe olup, soruşturma ve kovuşturma faaliyetlerinde kullanılacak olan dilin Türkçe olması gerektiğine de değinilen kararda, şu ifadelere yer verildi: “Türkçeyi anlayıp konuşabilen sanıkların mahkeme dilini konuşması, kovuşturma faaliyetinin amacına ulaşması bakımından zorunludur. Savunmanın yeterince anlaşılabilmesi için Türkçeyi konuşup anlayabilen sanıkların mahkemenin dilini aracısız olarak dinleyebilmeleri, yüz yüzelik ilkesinin de tamamlayıcısı olan bir gerekliliktir. Türk vatandaşı olup Türkiye'de doğan, Türk dilinde yeterli eğitim gören, savcılık ve sulh ceza hakimliğinde müdafi eşliğinde Türkçe olarak ayrıntılı ifade veren sanıkların, kovuşturma aşamasında da Türk dilini anlamak ve konuşmakta bir engelinin bulunmaması ve meramlarını anlatabilecek ölçüde Türkçe bildiklerinden temyiz dilekçelerinde belirtilen hususlara ilişkin itirazlara itibar edilmemiştir. Tercüman talebine yönelik olarak mahkemece yapılan işlem, gösterilen gerekçe de dikkate alınarak savunma hakkının kısıtlanması olarak değerlendirilmemiştir.”
Kaynak: cha