Balyoz davasının görüldüğü duruşma salonu önünde Hıdırellez kutlamaları kapsamında yolu araç trafiğine kapatan, tutuklu sanıklardan Çetin Doğan'ın eşi Nilgül Doğan ve Ali Deniz Kutluk'un eşi İrem Kutluk, suçu basın mensuplarının üzerine attı.

Çetin Doğan'ın eşi Nilgül Doğan ile Ali Deniz Kutluk'un eşi İrem Kutluk, Gösteri ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefetten hakim karşısına çıktı. Kuruculuğunu yaptıkları Vardiya Bizde Platformu temsilcileri olarak, 5 Mayıs 2011 tarihinde Hıdırellez kutlamaları kapsamında Doğan ve Kutluk, Balyoz davasının görüldüğü duruşma salonu önünde basın açıklaması yapmışlardı. Açıklama sırasında büyük bir gül ağacına platform üyeleri tarafından dilek kartları asılırken, duruşma salonunun önündeki yol üzerinde yapılan etkinlik nedeniyle, açıklama süresince etkinliği düzenleyenler tarafından araçların yoldan geçmesine izin verilmemişti. Jandarma yetkililerinin müdahale etmesi üzerine Nilgül Doğan'ın, "Burada su içiyorsanız eşlerimizin sayesinde içiyorsunuz. Sizler burada rahat yaşayabilesiniz diye onlar orada mücadele ediyor." şeklinde sarf ettiği sözler, jandarma görevlileri tarafından tepki ile karşılanmıştı.

Bu olayın ardından jandarma görevlileri tarafından tutulan tutanak üzerine açılan soruşturma sonrası, Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesinde Nilgül Doğan ile İrem Kutluk hakkında 2911 sayılı Toplu gösteri ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla dava açılmıştı. O davanın ilk duruşması bugün görüldü. Çetin Doğan ve Ali Deniz Kutluk’un eşleri, kendilerine destek için gelenlerin alkışları arasında duruşma salonuna girdi. Doğan ve Kutluk üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri söyledi. Kutluk, ayrıca iddianameye konu olan yol kapamanın ise kendileri tarafından değil basın mensupları tarafından yapıldığı iddiasında bulundu.

Hakim, İrem Kutluk’a “Olay günü çekilen fotoğraflarda sizin tespitiniz yanlış yapılmış. Başka bir kişi İrem Kutluk diye belirtilmiş. Kendinizi bu fotoğrafta daire içine alın” dedi. Kutluk, eşlerinin hukuka aykırı olarak tutuklu yargılandığını, bazen bu durumun dayanılmaz bir hal aldığını ve davanın basında yeteri kadar yer almaması nedeniyle Vardiya Bizde Platformu olarak çeşitli faaliyetlerde bulunduklarını söyledi. Vardiya Bizde Platformu’nun amatör bir grup olduğunu ve başkanının da olmadığını belirten Kutluk, “Biz kimi zaman balon uçurduk, kimi zaman lokma dağıttık ancak iddianamede belirtildiği gibi yol kapamadık. Yolu kapayan görüntü almaya çalışan basın mensuplarıydı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları kampüsü önündeki tek şeritli yol üzerinde araçların önünü kestiğimiz iddiası doğru değildir. Araç ısrarla üzerimize geldi. Hıdırellez’de gül ağacına dileklerin asılması gibi barışçı bir eylem nasıl dava konusu oldu. Toplu halde yapılan bu eylemde benim lider olduğuma kim nasıl karar verdi. Ayrıca iddianame gül fidanı için çelenk denmiş. Bu nasıl oldu anlamadım. İddia haksız ve asılsızdır beraatimi istiyorum.” dedi.

İddianamede, jandarma aracının önüne geçerek 'Bekleyeceksiniz. 5 dakika bekleyeceksiniz. Beni de ez. Hiç mi insanlık duygunuz yok. Burada rahat su içiyorsanız onların sayesinde.' gibi sözler sarf ederek geçişi engellediği iddia edilen Nilgül Doğan, “Eşleri babaları tutuklu olanlar, masum dileklerini ağaca bağladılar. Eylemlerimiz hep barışçıdır. O ağaç da bir tutuklu yakını tarafından getirilmiş. Hatta dilekleri de kendi hazırlamış. Bu bizim de hoşumuza gitti ve basında ilgi gösterdi. Savcıya soruyorum. Toplu olarak yolun karşısına geçmek suç mu? Aradan 1 yıl geçtikten sonra dava açılması normal mi? O grup içinde sadece biz mi varız? Demokratik hakkımızı kullandık. Suç işlemedik beraatimi istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Davaya katılan avukatlar ise olay gününü gösteren televizyon haberlerinin montajlı olduğunu, kurgulanmış görüntülerden gerçeğin tespitinin mümkün olmadığını ve dolayısıyla hukuki delil niteliğinin bulunmadığını söyledi. Duruşma sonunda dava konusu olayla ilgili başka bir kamera kaydı varsa bunun da cezaevi yönetiminden mahkemeye gönderilmesinin istenmesine karar verildi. Duruşma 6 Kasım tarihine ertelendi.

Duruşma çıkışında Doğan ve Kutluk, alkışlarla karşılandı. Silivri Adliye önünde toplanan destekçi kalabalık adına CHP umuilletvekili Birgül Ayman Güler basın açıklaması yaptı. Sözlerine "Gül ağacı davası başladı." diyebaşlayan Güler, "Biz bir kere daha gördük ki ortada bir eylem yoktur, olay vardır. Bu olay ailelerin haksızlığa karşı gösterdikleri ve kendiliğinden bir tepkiden ibarettir. Hatta bir dava açılacaksa bu dava oradaki eşleri ezmeye hazır ayağı arabanın gazında bulunan şahıslar için açılmalıdır. Bugün biz beraat bekleyerek geldik. Ne yazık ki hakim duruşmayı 6 Kasım 2012'ye erteledi. O duruşma için bir soruşturma yapacağını söyledi. O da duruşma salonunun önündeki resmi bahçe içinde kamera var mı yokmu diye. Cezaevi yönetimine soracak. Biz, yargıcın bu kararına saygılıyız ama vicdanen bu kadar da gereksiz ve üstümüzdeki baskıyı 6 Kasıma kadar uzatma olarak değerlendiriyoruz." ifadelerine yer verdi.

Kaynak: cha