Terör örgütü KCK davasında, taleplerin reddedilmesi üzerine avukatlar salonu terk etti. Avukatlar salondan çıkarken sanıklar da ağızlarına siyah bant taktı. Bunun üzerine mahkeme ara karar alarak duruşmayı erteledi. Mahkeme, duruşmaların Silivri’de yapılmasına karar verdi.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 3. duruşmasına bugün devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar ve bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Mahkemenin dün aldığı ara karar nedeniyle izleyiciler salona alınmadı. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekilleri de salona giremedi.

Duruşmada söz alan avukat Ercan Kanar, duruşmanın izleyicisiz yapılması kararından vazgeçilmesini istedi. Kanar’ın mahkemenin de daha sabırlı davranması gerektiğini belirtmesi üzerine Mahkeme Başkanı Ali Alçık, “Mahkememiz gayet sabırlı davranıyor.” dedi.

Taleplere ilişkin görüşü sorulan Savcı İsmail Işık, iddianamenin iade taleplerinin reddedilmesini istedi. Savcı Işık, CMK’nın 202/1. maddesi gereğince sanıkların meramını anlatacak şekilde Türkçe bildiğini belirterek, sanıkların Kürtçe savunma isteklerinin reddedilmesine karar verilmesini talep etti.

Mahkeme, verdiği aranın ardından aldığı kararları açıkladı. Mahkeme Başkanı Ali Alçık, “Kararlarımızı açıklamadan önce belirtmek isterim ki; burada yargılananlar ne Kürt halkı ne de gazetecilerdir. Buradaki sanıkların, Yargıtay tarafından terör örgütü olduğu tescillenen KCK’ya üye oldukları iddiasıyla yargılamalarını yapıyoruz.” dedi.

Mahkeme Başkanı Alçık, Kürtçe savunma hakkı ve tercüman talebiyle ilgili olarak Lozan Antlaşması'ndan bugüne yasalara ve tarihsel sürece dikkat çekti. Kürtlerin azınlık olmadığına ve ülkenin asli kurucu milletinden olmasına vurgu yapan Başkan Alçık, sanıkların Türkçe bildiğini ve tercüman aracılığıyla yapılacak yargılamanın duruşmaları uzatacağını belirtti. Adil yargılama açısından Türkçe savunmanın uygun olacağını ifade eden mahkeme, sanıkların da meramlarını anlatabilecek kadar Türkçe bildiklerini kaydetti. Mahkeme, Kürtçe savunma talebini 'yasal temeli' olmadığı gerekçesiyle reddetti. Duruşmanın Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda yapılmasın düşünülmesine hükmeden mahkeme, duruşmanın ses ve görüntü kaydı alınarak yapılması talebini de kabul etmedi.

Kararların ardından söz alan avukat Sinan Zincir, “Burada yargılanan Kürt halkı ve Kürt basınıdır. 12 Eylül’ün yıl dönümünde, 12 Eylül hukuku devam etmektedir. Bizler burada hukuki figürandan öte bir şey değiliz. Bu nedenle bugün itibariyle duruşmadan ayrılıyoruz. Yarın yine gelip görevimize devam edeceğiz.” diye konuştu.

Bunun üzerine avukatlar salondan ayrılmaya başladı. Avukatların salondan ayrıldığı sırada da tutuklu sanıklar ağızlarına siyah bant bağladı. Ağızlarında siyah bant takan sanıklar heyete arkalarını dönerek mahkemenin kararlarını protesto etmek için alkışlamaya başladı. Mahkeme Başkanı da salonun boşaltılması talimatı verdi. Bütün sanık avukatları salonu boşaltırken, Avukatı Hüseyin Ersöz salondan çıkmadı. Mahkeme Başkanı da, Ersöz’ün diğer avukatlarla birlikte çıkmadığını tutanağa geçirdi.

Daha sonra alınan ara kararlarını açıklayan mahkeme, “Sanıkların duruşmanın yapıldığı 3 gün boyunca süren tavırları, seyircilerin tutumları, her duruşmada yaşanan gerginlikler, duruşma salonunun yetersiz oluşu göz önüne alınarak duruşmanın bu haliyle yapılamayacağını anlaşıldı.” diyerek duruşmaya son verdi. Mahkeme, duruşmaların Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda sürdürülemeyeceğini belirterek, Silivri Cezaevi yanındaki duruşma salonunda yapılmasına hükmetti.

Tüm sanıkların avukatı olan Ümit Sisligün’ün, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen KCK davasında sanık olduğunu belirten Mahkeme, avukatın duruşmalardan yasaklanmasına karar verdi. Duruşma 12 Kasım’a ertelendi.

AVUKATLAR VE VEKİLLER TEPKİ GÖSTERDİ

Adliye önünde açıklama yapan avukatlar ve milletvekilleri mahkemeye tepki gösterdi. Avukat Ercan Kanar, tüm taleplerin reddedildiğini söyledi. Milletvekillerinin de salona alınmadığını ifade eden Karar, “Milletvekillerinin, halkın denetiminden kaçan bir yargılama var bugün. O nedenle bizler avukatlar olarak, halkın hak arama özgürlüğünün avukatları olarak protesto ederek duruşmadan çıktık.” dedi.

BDP Milletvekili Hasip Kaplan ise mahkemenin tutumunun 12 Eylül dönemi mahkemelerinden daha kötü olduğunu savundu. Kaplan, “30 sene sıkıyönetim askeri mahkemelerinden görev yaptık. Uluslar arası yargıda yaptık. Aradan geçen 32 yıl sonra 15. Ağır Ceza Mahkemesi şu an 12 Eylül’ü aratıyor. 12 Eylül mahkemelerinden daha siyasallaşmış ve zaten adaletli olmadığı için kaldırılmış olan bu mahkemede dün hiçbir neden yokken aleniyet kararını ihlal eden bir karar verdi. İzleyici alınmayacak dedi. Biz milletvekilleri olarak duruşmaya geldik. Milletin vekilinin hükümeti, hükümetin bütün organlarını denetleme hakkı vardır. Yani yargıyı denetleme ve bunun üzerinden adalet bakanlığını denetleme, hakkında gensoru verme, adaletin işleyişiyle ilgili aksaklıkları gözlemleme görevi vardır. Milletvekilleri alınmayarak vekillerin görev yapması engellendi.” diye konuştu.

Avukat Eren Keskin, mahkeme başkanının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı hatırlattığını söyledi. Keskin, “Sanki o kürsüde oturan Tayyip Erdoğan’dı. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorununa karşı çözümsüzlük üreten ve son derece baskıcı şiddet yanlısı tavrını biz mahkeme başkanında da gördük. Ne yazikki yargının siyasallaşması konusunda hiçbir değişiklik yok. Bu nedenle protasto ettik.” ifadelerini kullandı.

BDP Milletvekili Sebahat Tuncel de uygulamalar 12 Eylül uygulamalarına benzediğini ve bunların karşısında olacaklarını kaydetti.

Avukatlar, mahkemenin ikinci ara kararını açıklamasından sonra bu kararlara da tepki gösterdi. Yapılan uygulamanın hukuksuz olduğunu ileri süren avukat Fırat Epözdemir, “Daha önce duruşmanın 5 gün üst üste yapılacağı söylenmişti. Ancak bugün hukuksuz şekilde sona erdirildi. Bu uygulama nedeniyle heyeti reddedeceğiz.” dedi.
Kaynak: cha