12 Eylül 1980'deki darbede 90 günlük sorgunun ardından 3 yıl Diyarbakır Cezaevi'nde yatan İzzettin Kalaycı, 32 yıl önce maruz kaldığı işkenceleri hala unutamadığını söyledi. Kalaycı, en büyük temennisinin ise darbecilerin devlet töreni ile gömülmemesi olduğunu belirtti.

        Darbe döneminde Ege Üniversitesi’nde öğrencisi iken memleketi Şanlıurfa’ya geldiği sırada gözaltına alındığını söyleyen Kalaycı, darbecileri terörün kaynağı olmakla suçladı. 30 yıldır süren terörü 12 Eylül’deki ayrımcılıklara bağlayan Kalaycı, “Bu ülke hepimizin ülkesi, bu ülkeye hepimiz emek verdik. Hepimizin ataları emek verdi. Bu ülkeyi ayrıştırmak, bölüp parçalamak ve parçalanmasına sürekli sorumlu aramakta doğru bir anlayış değildir. Bu ayrışmanın sorumluluğu herkesin üzerindedir.” ifadelerini kullandı.

        12 Eylül’ün on binlerce mağdurundan biri olduğunu belirten Şanlıurfalı İzzettin Kalaycı hal pazarında komisyonculuk yaparak geçimini sağladığını aktardı. 12 Eylül’ün acısının iliklerine kadar işlediğini dile getiren Kalaycı, 90 gün sorguda kalan ender mağdurlardan biri olduğunu ifade etti. Üç yıl Diyarbakır Cezaevi'nde tutulduğunu ve tatmadığı işkencenin kalmadığını dile getiren Kalaycı, en büyük mutluluğunun darbecilerin yargılanması olduğunu kaydetti.

        Adli tıp doktorundan aldığı tutanakta bir sürü kırık izi ve işkence izinin vücudunda mevcut olduğunu ifade eden Kalaycı, 12 Eylül’ü anlatmanın mümkün olmayacağını dile getirdi.

        Yaşadığı işkenceleri bir kenara bıraktığını anlatan Kalaycı, ailesinin çektiği acının kendi acısından kat kat üstün olduğunun altını çizdi.

        "12 Eylül size neyi hatırlatıyor?" sorusuna Kalaycı, “Acıyı, ıstırabı, insanlık dışı muameleleri, insanlık dışı bir yaşamı anımsatıyor.” diye cevapladı. Kalaycı, şunları söyledi: "O insanların cezaevine girmesinden çok cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişinin devlet töreniyle gömülmemesi bile gelecekteki nesillere, gelecekte şayet mahkeme sonucunda suçlu bulunur ceza alırsa devlet töreniyle gömülmemesi, devlet adamı sıfatı almaması bile bizi mutlu edecek bir sonuçtur. Bu bireysel bir mutluluk değildir. Gelecekte böyle bir hayale, böyle bir tahayyüle soyunacak insanlara bir ders vesilesi olur. Gelecekteki nesillerin demokratik mücadele yürütürken daha rahat, biraz daha onurlu mücadele yürütmesi cesaretini verir. Bu açıdan 12 Eylül’ün yargılanması özellikle Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın şahsında bireysel mutluluktan öte geleceğe yönelik umutlarımızın yeşermesi açısından sevindirici bir olaydır.”

Kaynak: cha