Uzmanlara göre ağız alkolü tespiti yanıltıcı sonuçlar verebiliyor. Bununla birlikte alkolmetrelerin yanıltıcı sonuçları olsa da kullanım kolaylığı açısından tercih edildiğine dikkat çekiliyor. Doğruluk ve güvenilirlik bakımından kanda alkol tespit etme yöntemlerine başvurmanın daha yararlı olacağı vurgulanıyor.

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Daire Başkanı Yücel Dener, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Hamit Hancı, Ankara Üniversitesi Hukuk Müşavirliği'nden Avukat Osman Fırat Turan, Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi Biyokimya Bölümü'nden Dr. Tuba Hancı, Ulaşım ve Trafik Güvenliği Dergisi'nde 'Trafikte Sürücülerde Keyif Verici Madde Tespiti ve Uygulaması' konusunu masaya yatırdı.

Taksi veya dolmuş, otomobil, otobüs, kamyon, çekici gibi araçlarla, kamu hizmeti, yük ve yolcu taşımacılığı yapan sürücülerle, resmi araç sürücülerinin alkollü içki almış olarak bu araçları sürmelerinin tamamen yasaklandığının dile getirildiği makalede, diğer araç sürücüleri bakımından ise alkollü içki almış olarak araç kullanma limitinin Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde gösterildiği ifade ediliyor. Diğer araç sürücülerinin kanındaki alkol miktarının 0,5 promilin üstüne çıkmaması gerektiği vurgulanıyor. Kuralları ihlal eden sürücülere de para ve ehliyete el koyma cezaları veriliyor.

Makalede, akciğerde nefesle alınan hava ile kılcal damarlardaki kanın karşılaştığı ve nefes verme sırasında kandaki alkolün bir kısmının nefesle verilecek olan havaya geçtiği belirtiliyor. Bununla birlikte nefesteki alkolün yoğunluğunun 'zamana bağlı' olduğu için kılcal damarlarda bulunan kandaki alkolün yoğunluğunun aynen yansımayacağı ifade ediliyor.

Alkolün en son içildiği andan 2 saat sonrasıyla, 5 saat sonrası arasında yaklaşık 1:2100 oranında bir sapma olduğuna dikkat çekiliyor. Bu nedenle, kandaki alkol yoğunluğunun, nefesteki alkol yoğunluğuna bakılarak 'tam doğru' bir şekilde hesaplanmasının güç olduğu vurgulanıyor.

Doğruya yakın bir ölçme yapılabilmesi için ise nefes örneğinin en son içme anından sonra en az 20 dakika geçtikten sonra alınması gerektiği ifade ediliyor. Ağızda veya dişler arasında kalmış bulunan alkolün de Milanobet ölçümü etkileyeceği için değerlerin yüksek çıkmasının kaçınılmaz olduğu belirtiliyor.

Alkol içildikten sonraki birinci saat içinde yapılan ölçümlerde, nefesteki alkol miktarı, kandakine nazaran daha yüksek çıkar. Adli açıdan ceza muhakemesine delil olabilecek bir ölçmenin 10 dakika kadar izleme süresinden sonra tekrarlanması gerekmektedir.

DANIŞTAY ALKOLMETRE CİHAZI İLE YAPILAN ÖLÇÜMÜ KABUL ETMEDİ

Trafikte yapılan uygulamalarda solunum havası ile yapılan alkol tespitine göre kişinin alkollü olduğu tespit ve kanaatine varılıp cezai işlem yapıldığı hatırlatılıyor. Bu uygulamanın bazı sakıncalarının olduğunun dile getirildiği yazıda, "Kişinin itirazı ve mahkemeye başvurması halinde uygulanan cezai yaptırım ortadan kalkmaktadır. Danıştay 8. Dairesi, 12.1.2005 tarih ve E. 2004/3669, K. 2005/96 sayılı kararı ile alkolmetre cihazı ile yapılan ölçüme sürücünün itirazı halinde, kan örneği alınarak tetkik yapılmasını ve bunun sonucunun esas alınması gerektiğine hükmetmiştir. Danıştay kan örneği üzerinde yapılan tespitte, alkol oranının yönetmelikte öngörülen sınırın altında kaldığı gerekçesi ile davacı aleyhine tespit edilen işlemi hukuka aykırı bulunmuş ve yerel mahkeme kararı bu gerekçelerle bozulmuştur." deniliyor.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yürürlükteki ilgili maddelerine göre sürücülere yaralamalı ve ölümlü kazalar hariç kişinin rızası olmadan alkol tespiti ve muayenesi yapılmasının mümkün olmadığına dikkat çekiliyor.

"Alkol muayenesinin de bir muayene olarak kabul edecek olursak hekim olmayan kolluk tarafından yapılması durumu da hukuki olarak irdelenmesi gereken bir durumdur." denilen yazıda, şu sonuçlara varıldı:

"Trafikte yapılan alkol tespiti uygulamalarında solunum havası ile yapılan alkol tespiti itiraz halinde hukuken geçerli olmayıp aslolan kandaki alkolün tespitidir.

Kişilerin muayeneyi Kabul etmemeleri durumunda nasıl bir yol izleneceği ve yaptırımlarla ilgili düzenlemeler mevcut değildir. Bu nedenle, trafikte seyir halindeki araç sürücüleri rızası olmadan solunum havasında alkol tespiti yapılamaz, kan alınamaz ve yine rızası olmadan adli tabiplikçe fiili muayene yapılamaz.

Alkol muayenesi de bir muayene olarak kabul edilecek olunursa hekim olmayan kolluk tarafından yapılması durumu da hukuki olarak irdelenmesi gereken bir durumdur.

Bu üç durumu aydınlatacak ve sorunları çözecek, geniş mutabakatın sağlandığı, yasal çözümler üretilmelidir kanaatindeyiz."
Kaynak: cha