Türkiye’yi yasa boğan 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 13 yıl geçti. Kocaeli Gölcük merkezli depremde 17 bin 480 kişi öldü, 23 bin 781 kişi yaralandı, 500 kişi de sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 iş yeri ise hasar gördü. Yalıtım uzmanlarına göre bu yıkımların en önemli nedeni binalarda su yalıtımı olmadığı için oluşan korozyon sonucu taşıyıcı sistemin zayıflaması.

Uzmanlar, her an deprem tehdidi altında olan Türkiye’de bu olumsuz gidişe önemli ölçüde 'Dur' demenin yolunun su yalıtımının yasal zorunluluk haline getirilmesinden geçtiğini kaydediyor.
Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan, yapıların suyun zararlı etkilerinden korunarak depreme karşı güvenli hale gelmesinin en önemli yolunun binalarda su yalıtımı yapılmasından geçtiğini belirtiyor. Yağmur, kar gibi herhangi bir yoldan yapılara sızan suyun donarak veya kimyasal tepkimelere girerek donatının özelliğini yitirmesine ve korozyona yani betonun içindeki taşıyıcı özellikteki demirlerin paslanmasına neden olduğunu dile getiren Burhan Karahan, oluşan korozyonun ise yapıların taşıyıcı sisteminin çürümesine ve zayıflamasına neden olduğunu kaydediyor.

Su yalıtımı olmayan binalarda yapımdan 10 yıl sonra betonun içindeki bu donatının başlangıçtaki taşıma kapasitesinin yaklaşık yüzde 66’sının oluşan korozyon nedeniyle kaybettiğini vurgulayan Karahan, su yalıtımının binaların taşıyıcı sistemlerini suyun zararlı etkilerinden ve korozyondan koruyarak güçlü olmasını sağladığına dikkat çekiyor. Bu bağlamda binaların özellikle de temellerinde su yalıtımı olması gerektiğinden söz eden Karahan, su yalıtımının yasal olarak zorunlu bir uygulama olması gerektiğini belirterek, “Yüzde 92’si deprem kuşağında olan ülkemizde hayati önem taşıyan su yalıtımı uygulaması inşaat taşeronunun inisiyatifine bırakılırsa maalesef daha çok canlar yanar.” diyor.

1999 DEPREMİNDE HASARLI BİNALARIN YÜZDE 64’ÜNDE SORUN KOROZYON


BİTÜDER Yönetim Kurulu Başkanı, Marmara depreminde birçok binanın yıkılma nedeninin korozyon olduğunu ve bu korozyonun sebebinin ise doğru su yalıtımı uygulamasının yapılamamasından kaynaklandığını ifade ediyor. Marmara depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından hazırlanan rapor değinen Burhan Karahan, şunları söylüyor:

“Rapora göre; 55 bin 651 konut, işyerinde yapılan kontrollerde bu binaların yüzde 79’u hasarlı bulundu. İncelenen binaların yüzde 64’ünde nemin yol açtığı korozyon (paslanma), yüzde 41’inde malzeme eksikliği, yüzde 18’inde inşaat aşamasında betonun hatalı uygulaması, yüzde 11’inde eskime, yıpranma, yüzde 3’ünde proje hatası hasarların nedeni olarak belirlendi. Rapordan anlaşıldığı gibi binaların zarar görmesindeki en büyük etken korozyon. Türkiye gibi deprem kuşağındaki ülkede su yalıtımının hayati önemi olduğu açıkça belli.”

SU YALITIMININ MALİYETİ BİNA MALİYETİNİN YÜZDE 3'Ü KADAR

Su yalıtımının inşaat aşamasındaki maliyetinin, toplam bina maliyetinin sadece yüzde 3’ü kadar olduğunun altını çizen Karahan, yapı güvenliği söz konusu olduğu için buna fazladan bir maliyet olarak bakılmamasını istiyor. Su yalıtımında doğru ürün seçimi ve doğru uygulamanın hayati önem taşıdığına da değinen Karahan, yapısı gereği su geçirmezliği en üst düzeyde olan, en sağlam su yalıtım malzemesinin bitümlü su yalıtımı örtüleri olduğunu ekliyor.
Kaynak: cha