Dünya küresel krizle çalkalanırken gösterdiği ekonomik performans ile diğer ülkelerden ayrılan Türkiye’nin orta gelir tuzağı ile karşı karşıya kaldığı öne sürülüyor. Özetle; orta gelir seviyesine ulaşmış ekonomilerin, çok uzun yıllar boyunca bu seviyede kalıp, yüksek gelirli grup seviyesine geçememeleri olarak tanımlanan 'orta gelir tuzağı' ile ilgili tartışmalara Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) de katıldı. Dernek, Türkiye'nin böyle bir girdaba girmemesi için büyüme ile cari açık arasındaki bağın kırılacağı yeni bir mimariye sahip ekonomik yapıya geçilmesini önerdi.

        MÜSİAD, kamuoyunda son dönemde sıkça tartışılmaya başlanan orta gelir tuzağı ile ilgili hazırladığı raporu kitaplaştırdı. Derneğin, 2012 Türkiye Ekonomi Raporu içinde yer alan 'Kalkınma Yolunda Yeni Eşik; Orta Gelir Tuzağı' başlıklı çalışmasında, söz konusu durumun yaşanmaması için neler yapılması gerektiği üzerinde duruluyor. İnsan kaynaklı yatırım yapılmadığı takdirde söz konusu tuzağa Türkiye’nin de düşeceği istenilen noktaya gelinemeyeceği ifade ediliyor. 2000’li yıllar öncesine dikkat çekilen raporda, koalisyon hükümetinin istikrarsızlığının ekonomik tahribata neden olduğu dile getiriliyor.

        Türkiye'nin geçirdiği krizlere de değinilen raporda, 2001 krizinden sonra 3 bin dolar olan kişi başına düşen milli gelirin 2004 yılında orta gelir seviyesi olan 10 bin dolara yükseldiğine işaret ediliyor. Düşük gelirli ülke tuzağından on yıllar sonra kurtulabilen Türkiye’yi, bu arada uygulanan düşük gelir seviyesinden orta gelir seviyesine çıkaran programın 25 bin dolar olan yüksek gelir seviyesine ulaşmak için yeterli olmayacağının altı çiziliyor.

        Raporda ayrıca darbe yıllarının ülkeye döviz çekememesi ve rekabetin olumsuz etkisinden de söz ediliyor. Türkiye’nin 7 yıldır orta gelirli konumunda bulunduğunu, dolayısıyla bir üst kategoriye geçmesi için dikkatli davranılmasının şart olduğu dile getiriliyor. Bu çerçevede, son 10 yıl içinde dış ilişkilerde hayata geçirilen sıfır sorun politikası ve yürütülen entegrasyon modelinin ihracatta gözle görülür bir artış elde edildiği kaydediliyor. 2012 kalkınma stratejisinde iki amacın göz önünde bulundurulması istenirken, bunlar; 'kısa vadede ideal büyüme oranlarını yakalayabilmek' ve 'uzun vadede büyümenin devamını sağlamak' şeklinde özetleniyor.

        MÜSİAD'ın hazırladığı raporda Türkiye'nin, 2023 hedeflerine ulaşması ve bu arada orta gelir tuzağından korunması için dile getirilen bazı öneriler şöyle:

• 2023'e giden yolda ve gerek sonrasında kademeli büyüme hedefi belirleyen uzun vadeli bir vizyon çizilmeli.
• 2012 yılında gerçekleşmeye başladığı görülen ivme kaybının kalıcı olmaması için Türkiye ekonomisinin yeni bir mimariye ihtiyacı var.
• Sağlıklı bir ekonomik kalkınma için izlenecek yol diğer ülkelerin tecrübelerini de göz ardı etmeden, ülkenin kendi ihtiyaçları doğrultusunda oluşturacağı yol haritasından geçmektedir.
• Türkiye ekonomisinde yeni mimarinin dizayn edilmesi noktasında büyüme ana hedef olarak benimsenirken, çözüm bekleyen yapısal cari açık sorununa da el atmak gerekmektedir.
• Yatırımlar ile tasarruflar arasındaki fark dış finansman yoluyla sağlanmıştır. Ancak özellikle küresel ölçekli gri bir ekonomik tablonun var olduğu bir ortamda dış finansmana bağlı olmaya devam etmek akılcı bir yaklaşım değil.
• Uzun vadeli kalkınma hedefi doğrultusunda hareket etmek için yeni ekonomik strateji büyüme ile cari açık arasındaki bağlantıyı kıracak bir şekilde inşa edilmelidir.
• Türkiye ekonomisi ihracat odaklı büyüme gayreti içinde olsa da Betmarino daha ziyade adı konulmamış biçimde iç talep odaklı bir büyüme modelini uygulamaktadır. Ancak yalnızca iç talebi baz alarak büyümeye çalışmak sağlıklı olmayacaktır. Dolayısıyla Türkiye'nin yeni büyüme modeli ihtiyaçları doğrultusunda şekillenecek geleneksel olmayan karma bir çözüm paketi olarak ortaya konulabilir.
• 2023 hedefleri doğrultusunda sürdürülebilir büyüme sağlamak için yüksek rekabet gücüne dayalı, iç pazarı soğutmadan, bütün dünya pazarlarına ihracatı teşvik eden ve bunun yanısıra cari açık sorununu en aza indirecek bir üretim politikası benimsenmelidir.
Kaynak: cha