Her şey Ramsey’in golüyle başladı! Ramsey’in laneti mi bu? Hani Arsenal’in Fenerbahçe’ye gol atan futbolcusu var ya işte o! Her attığı golden sonra olumsuz bir şeyler olur inancı varmış. Değil ama maksat muhabbet olsun ya da geyik!



Olimpiyatlar kuş olup uçtu elimizden. Tokyo yok ya! Oldu valla! Hem de Tokyo tok haliyle 3. kez olimpiyatı kazandı. Ama biz! Bize ekmek yok!



Gezi olayları da etkiledi bu oylamayı şike süreci de diyorlar. Öyle ya da böyle ikincilikle şadız şimdi! Pes etmemek gerek bir sonrakinin çalışmasın bugünden başlamalıdır diye düşünüyorum. İtirazı olan külahıma anlatsın. Olimpiyatları kaybettiğimiz için ne kadar sevinen var onu anlayamadım? Bu gıcıklıktır. Bu ülke bizim.



Her şey Ramsey’in golüyle başladı! Ramsey’in laneti mi bu? Fenerbahçe ve Beşiktaş yasak geldi şikeden dolayı. Olimpiyat kuş olup uçtu avucumuzdan. 12 Dev Adam 12 Minik Adam oldu birden. Suriye’yle savaş kapıda gibi… Barış süreci sıkıntıda… Ah Ramsey neden o golleri attın. Bu kehanettir.



Kıl payı kaçırdık diye yazmış haber sitesinin biri: Farka bakın: Tokyo 60 oy almış İstanbul 36 oy… Oy oy oy ölem ben bu kıl payı kaçırdık hesabına! Kıl payı mı halat payı mı? Bu kıllıktır.



Hayırlısı olsun zaten biz istemedik! Onlar utansın, kaybeden kesinlikle biz değiliz triplerine girdik. Hacı, olimpiyatı alan Üsküdar’ı geçti! Adamlar bizi sevmiyor! Bunlar oyun dışı kalmış bir çocuğun ben oynamam deyişidir. Bunlar çaresizliktir.



Tokyo 3.kez aldı. Biz 5.kez kaybettik. Demek ki hala sıkıntılarımız var! Bu onu gösteriyor işte. Olsun bir daha gireceğiz, olimpiyatları alana kadar onların analarından emdikleri sütleri burunlarından getireceğiz. Bu kararlılıktır.



Kaybettiğimiz olimpiyat sonrası sanal dünya geyikler üretmeye başladı bu konuyla ilgili. Unlara değinelim istedim biraz.



“Japon balıklarınız varsa öldürün yoksa da almayın asla!” ya da “Sinirden Japon balığımı öldürdüm.” Orijinal bir toplumuz vesselam! Balığın suçu ne? Ayrımcılık yok balıklarda dahi! “Suşi yemek yok!” Zaten yemiyoruz ki! Bizim damak tadımıza uygun değil! Çiğ balık iğğğğ! Olimpiyata katılanlar yesin artık çiğ mi çiğ balıkları! Bu sinirliliktir.



“Çekik gözlü turistler Sultan Ahmet’i sorarlarsa Edirne'yi tarif edicez.” Bak bunu kesinlikle yaparız. Hatta Yunanistan’a göndeririz. Yanlış adres vermek, turistlerle Türkçe konuşarak yer bildirmek bize has bir özelliktir. Ve benim bildiğim ülkem insanı bunu çok iyi de yapar. Bu dalga geçmektir.

“İstanbul’da kebap yemek varken Tokyo’da böcek yiyecen hoş mu?” Bak bu da güzeldi. Kebaptan yoksun kaldı dünya âlem! Acılı bir Adana acayip derecede güzel olurdu. Ama şu an yaşadığımız acılı bir olimpiyat sonrası hal! Bu hüzündür.



“Daha da olimpiyat izlemem ya da daha da Buenos Aires'e gelmem.” İster gidin ister gitmeyin! 2020’de bütün dünya Tokyo’da olacak, ekranlar Tokyo’yu milyonların evine misafir getirecek. Tavşan Tokyo’ya küsmüş Tokyo’nun haberi olmamış. Bu takmazlıktır.



“Onlar seçmemiş olsalar da, bizim onlara bakışımız değişmeyecek. Japon ve diğer turistlere hep farklı tarife uygulanacak.” Arife tarif ne gerek! Biz olimpiyatları Tokyo’ya kaptırmanın faturasını 2020’ye kadar Japon turistlere atacağımız kazıklarla çıkartacağız inşallah! Buna hazırız. Bari kazık olimpiyatları ülkemizde yapılsın. Tövbe estağfurullah tövbe! Bu ayıptır.



“Tanıtım filmine Ankaralı Namık koyacaktık.” Adamların istihbaratı sağlam. Büyük ihtimalle bunu duydukları için seçmediler bizi.



“Son dakika! Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanlığı görevine Fatih Terim getirilmiştir!” Geç kaldık anam babam geç kaldık. Önce akıl edemedik bak nasıl da elendik ve eleğimizi astık. Jest ve mimiklerle motivasyonu üst seviyeye çıkarırdı İmparator. İyi bir taktik ve sertlikle alır gelirdik olimpiyatı. Adam doğuştan karizma, baştan ayağa tesir yüklü! Bari şu dünya kupasına kalabilseydik. Ramsey gol atmaz inşallah bir daha bize karşı! Bu umuttur.



“Tokyo sunumu ile İstanbul sunumundaki fark: Tokyo, şu anki halini sundu, İstanbul hayalindekini...”Bunu çok beğendim. İstanbul’u daha yaşanılır, çekilebilir ve katlanılabilir kıldıktan sonra aslında her türlü organizasyonu çok kolayca alabiliriz. Ama şu an ki görüntüsü ile İstanbul sıkıntılı geliyor bana. Bu itiraftır.

“Bir İslam ülkesine olimpiyat vermezler dedik de anlatamadık.” Her zaman dile gelen efsanelerimizdendir bu söz. O zaman İslam ülkeleri olarak dimdik ayakta duracağız, kendi rüştümüzü ispat edeceğiz, değerlerimize sahip çıkacağız, birbirimize sırt vereceğiz. Şu savaş ortamından, yoksulluk görüntüsünden çıkmamız da şart! Ondan sonra bakalım kim kime tavır alıyor kim kime yalakalık ediyor. Bu kandırmacılıktır.



“Biz İstanbul'u seviyoruz. Bu şehir olimpiyat olmaksızın da dünyanın en güzel şehri.” Evet bu kesindir bu ülke esasen olimpiyat olmadan da dünyanın en güzel ülkesidir. Kazansak da kaybetsek de yan yana kol kola olmamız icap eder diye düşünüyorum. Bu birlikteliktir.



Özetle “Sen kaybettin olimpiyat!” diye takılsak, kendi değerimizi kendimiz göstersek birbirimize ne olur? Hani diyorum şu barış süreci sağ salim nihayete erse, yürüyüşler protestolar olmasa, kavgalar gürültüler rafa kalksa diyorum da! Çok zor ama! Bu da karamsarlıktır.



Her neyse! Hayat devam ediyor. Ramsey gol atmasın bir daha bize! Ata ata olimpiyat öncesini mi buldu mübarek!

Ah Ramsey ah!