Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 'Afyonkarahisar'daki patlamanın uzaktan bir kumanda ile yapıldığı' yönündeki iddialarına ilişkin, “Kılıçdaroğlu’ndan beklediğimiz sözünün arkasında durmaktır. Olay, Kılıçdaroğlu’nun boş bulunarak kullandığı sözün kendisine dönmesidir. Yüzde 100 sabotaj dediyse ve üst düzey komutanlara dayandırdıysa şu andan itibaren böyle birşeyin doğruluğunu açıklamalıdır. Bu konu taca atılacak bir konu değildir.” dedi.

        Başbakanlık Merkez Bina’da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu sona erdi. Toplantının sonunda, Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir basın toplantısı düzenledi.

        Kısa açıklamasının ardından soruları cevaplayan Bülent Arınç’a, ilk olarak Afyonkarahisar’daki cephanelik patlaması soruldu. Arınç, askeri yargının olayı soruşturmakta olduğunu belirterek, acı olayın askeri bir görevin ifası sırasında meydana geldiğini ifade etti. Sorumlusu veya sorumluları varsa, askeri soruşturmanın sonunda ulaşacaklarını düşündüklerini belirten Arınç, ihmal veya kötüye kullanma gibi her ihtimalin titizlikle değerlendirileceğini ve kamuoyuna sunulacağını kaydetti.

        Şehit olan askerlerin kimliklerinin tespiti için GATA’da yapılan çalışmalarda sona yaklaşıldığını aktaran Arınç, 20 askerin kimliğinin tespit edildiği bilgisini verdi. Birkaç gün içinde kimlik tespitlerinin tamamlanmış olacağını dile getiren Arınç, böylece cenazelerin ailelerine teslim edilip defnedilmesinin mümkün olabileceğini ifade etti.

        "OLAY YA DA KAZA DENMESİ ÖZÜNE MÜTEALİK DEĞİL"

        Afyon’daki patlamaya ilişkin 'kaza' değil de 'olay' ifadesinin kullanılmasına ilişkin görüşleri sorulan Bülent Arınç, “Olay ya da kaza denmesi özüne mütealik değil. Daha önce de uçakla ilgili konularda açıklamalardaki nüanslara dikkat edilerek, acaba altında ne var diye dikkat edilmişti. Olay ortadadır. Önemli olan, bütün ihtimalleri değerlendirmek ve gerçek bilgiye ulaşmaktır. Bir sabah kalktığınızda 25 kardeşimizin bu bombalarla öldüğünü duyduğumuzda algılama farklı olabilir. Neden, niçin oldu soruları sorulabilir. Özellikle Gaziantep'i hatırlayanlar için.” dedi.

        "KILIÇDAROĞLU SÖZÜNÜN ARKASINDA DURUP KOMUTANI AÇIKLAMALI"

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Afyon’daki patlamaya ilişkin sabotaj olduğu yönündeki açıklamaları da sorulan Bülent Arınç, “Kılıçdaroğlu’nu duyunca ben de irkildim.” dedi. Kılıçdaroğlu’nun, Güneş gazetesine verdiği röportajda, bunların yayınlandığını hatırlatan Arınç, “Muhabirin söyledikleri doğrudur ama Kılıçdaroğlu ben demedim diyorsa açıkça ifade etmelidir. Yüzde 100 sabotaj diyor ve bilgiyi üst düzey komutanların verdiğini söylüyor. Haber doğruysa bizim bütün projektörleri Kılıçdaroğlu’na çevirip ‘bilgiyi kim verdi, dökümanlar nedir?’ diye sormamız lazım. Siz de sormuşsunuz, önce cevap vermemiş, sonra ısrar edince ‘tartışmalı konu’ demiş. Üst düzey bir komutandan bilgi alan ana muhalefet partisi lideri için yapılcak tek şey var, o da sözünün arkasında durmak ve komutanı açıklamaktır.” diye kaydetti.

        Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle devam ettirdi: “Kılıçdaroğlu’ndan beklediğimiz, sözünün arkasında durmaktır. Olay, Kılıçdaroğlu’nun boş bulunarak kullandığı sözün kendisine dönmesidir. Yüzde 100 sabotaj dediyse ve üst düzey komutanlara dayandırdıysa şu andan itibaren böyle birşeyin doğruluğunu açıklamalıdır. Bu konu, taca atılacak bir konu değildir.”

        "AFYON VALİSİ ÖZENSİZ DAVRANDI"

        Kendisine, Afyon’da Vali ile Genelkurmay Başkanı arasındaki hediyeleşme konusu da sorulan Bülent Arınç, olayın, valinin özensiz davranmasından kaynaklandığını dile getirdi. Kendisinin de kamoyundaki eleştirilere katıldığını ve Genelkurmay Başkanı’nın hiç suçu olmadığını düşündüğünü belirten Arınç, valiyi de yakından tanıdığını ve daha önce ziyaret yaptığı zamanlarda kendisinin de övgüyle bahsedildiğini dile getirdi. Ancak Afyon’daki davranışının “alaturka bir davranış” olduğunu söyleyen Arınç, “Herkesin yüreği dağlanmışken, hala dumanlar tüterken, ağıtlar göğe yükselmişken usulen yapılan bir ziyaret sırasında kendisine bugüne kadar yapıldığı gibi o bölgenin mahalli özelliğini öne çıkaran hediye takdimi yapılıyor. Doğru değildi. Ama gazetecilerin önünde birşey olmamış. Valiliğin sitesinden yayınlanmış. Madem teamül gereği yaptınız neden yayınladınız? Bence düşünülmemiş, hesap edilememiş kamuoyunun tepkisi. Vali özensiz davranmıştır hem de valiliğin sitesine koyup cümle aleme ilan etmesi bakımından özensiz davranmıştır.” dedi.

        "TÜRK JETİNDEN ELDE EDİLEN BİLGİLER TÜRKİYE’NİN TEZİNİ DOĞRULAR NİTELİKTE"

        Suriye tarafından düşürüldüğü iddia edilen Türk jeti hakkında da bir soru sorulan Arınç, çalışmalarda sona yaklaşıldığını ve şimdiye kadar elde edilen bilgilerin Türkiye’nin tezini doğrular nitelikte olduğunu kaydetti. Arınç, iki ülke arasındaki ilişkilerin hassasiyetinden dolayı elde edilen parçalar için Eskişehir’de bir çalışma daha yapılmasına karar verildiğini belirterek, “Radar kayıtları, uçaktaki bulgularla bizim iddiamızın desteklendiğini söyleyebilirim. Çalışmanın, bir dahaki bakanlar kuruluna kadar tamamlanabileceğini söyleyebilirim.” diye ifade etti.

        "HAŞİMİ’NİN, TÜRKİYE’DE KALMAK İSTEDİĞİNE DAİR BİR TALEBİ OLMADI"

        Bülent Arınç’a, Irak Mahkemesi tarafından hakkında idam kararı verilen ve 4 aydır Türkiye’de bulunan Irak’ın Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi’nin durumu da soruldu. Haşimi’nin, 4 ay kadar önce kamuoyuna yansıyan iddialar üzerine Türkiye’ye geldiğini ve Türk yönetiminin, iddiaları politik bulduğu için Haşimi’nin burada kalmasına izin verildiğini hatırlatan Arınç, “Bundan sonrası için kendisinden talep olmamakla birlikte takdir kendisine aittir.” dedi. Arınç, ardından şöyle devam etti:

        “Haşimi, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin yardımcısıdır. Talabani’nin bugün yaptığı bir açıklamayla bunu adaletli bir karar olarak görmediğini ve Haşimi’yi savunduğunu görüyoruz. Talabani, Haşimi’ye karşı bir komplo yürütüldüğünü de söylemişti. Herhalde Haşimi’yi, Talabani bizden daha iyi tanır. Irakıye kanadı ve İyad Allavi de bunu bir sözde mahkeme ve adaletli olmayan bir karar olarak nitelendirdi. Çünkü kendisiyle birlikte suçlananlardan bazıları gözetimdeyken hayatlarını kaybetti, mahkeme basmakalıp kararı verdi. Türkiye’nin bir değerlendirme yapmasından önce siyasi mihrakların ne dediğine bakmamız lazım. Kararın hukuki olmadığı, iç politikaya yönelik bir hasım olduğunu gösteriyor.”

        Irak ile 1989 yılında suçluların iadesine yönelik imzalanmış bir anlaşma olduğunu söyleyen Arınç, ancak Haşimi’nin kararının kesinleşmesi için 30 günlük süre bulunduğunu anımsattı. Haşimi’nin temyiz başvurusu yapmak için Irak’a gitmesi gerektiğini; ancak mahkemenin verdiği bu karar karşısında temyizin sonucunun da belli olduğunu ifade eden Arınç, “Tahmin ediyoruz, Haşimi temyize gitmeyecek ve hakkındaki karar kesinleşecek.” dedi. Ancak sözleşmeye göre, Haşimi’nin kalıp kalmayacağının bugünün konusu olmadığını ifade eden Arınç, “Önümüzdeki günlerde yeri gelince hükümetin Haşimi hakkındaki kararını açıklayacaktır. Şu anda Irak’ta Haşimi için kesinleşmemiş bir karar var. Şu anda Türkiye’de kalmaya devam edecekleri gibi bir kanaatin içindeyiz.” diye ekledi.

        "BDP’Lİ VEKİLLERİN DOKUNULMAZLIKLARI ÖNCE YARGININ İŞİ"

        Diğer yandan, PKK’lı teröristlerle kucaklaşan BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında bir soru daha yöneltilen Bülent Arınç, konunun önce yargının işi olduğunu hatırlattı. Arınç, “Yol haritasını Başbakan açıkladı. Önce yargı süreci var.” dedi. Kucaklaşmadan, 75 milyonun 'fevkalede rahatsız olduğunu' söyleyen Arınç, “Bu çeteyle, yarın hangi eylemi yapacağını bilmediğimiz kişilerle yanak yanağa verdikleri fotoğraf nefretle karşılanmıştır. Eğer bu iş bir suç ise Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suç ise bunun tanımını yapmak yargının işidir. Eğer yargı bir suç teşkil edecek bir eylem tespit ederse bir fezleke ile Meclis'e gönderecektir. Sonra komisyondan geçer ve Meclis gündemine gelir. Şu an bunu düşünmek noktasında değiliz.” dedi.

        Öncelikle yapılacak işin, yargının hangi kararı alacağını beklemek olduğunu kaydeden Arınç, şunları ifade etti: “550 dokunulmazlık kararı içinde 450’si BDP’liere ait ise bazıları hakkında 40’a yakın dosya varsa, bunlardan her biri son yaptıklarından belki daha da ağırdır. Dokunulmazlık meselesi Meclis'e geldiğinde enine boyuna düşünerek değerlendireceğiz. Eğer bir oylamaya dönüşecekse siyasi bir karar olacaksa önü arkası iyice düşünülerek karar verilecektir. Ama daha birinci bölüm ele alınmadı, önce yargı boyutu var. İkinci boyutunu zamanı gelince bana sorabilirsiniz.”

        Son olarak, Suriye’de alıkonulan gazeteci Cüneyt Ünal’ın durumu sorulan Bülent Arınç, “Cüneyt Ünal’ın hayatta olduğunu biliyoruz. Hem eşi, basın camiası hem de kurumu ve milletimiz, diğer iki arkadaşımızda olduğu gibi aramıza katılacağını umuyor. Hayatta olduğunu biliyoruz, ellerinde tutanlar ne amaçla tutuyor bunu öğrenmeye çalışıyoruz.” dedi.



Kaynak: cha