"Bizim görüşümüz her kimliğin her mezhebin her medeniyetin bu kargaşadan salimen çıkmasını sağlamak olmalıdır." diyen Baykal, kriz öncesine kadar bir arada yasayan insanların artık birbirlerine ve kendi medeniyetlerine karşı savaş verir hale düşmüş olduklarına dikkat çekti.

Bu manzaraya dur diyecek bir uluslararası otoritenin oluşturulamamış olmasının utanç verici olduğunu vurgulayan Baykal, şunları dile getirdi: "Nusayri’si Sünni’si, Hristiyan’ı on yıllardır bir arada barış içinde yaşadıkları günleri özler hale gelmişlerdir. Dışarıdan müdahale eden yabancı güçler bu krizi daha da artırmaktadırlar. Alevilere yapılan haksızlıklar karşısında 1975’te sesimi yükselttiğim zaman 'Kızılbaşlıkla' itham edilen, 1989’daki 'Kürt Raporu' nedeniyle 'bölücülük'le suçlanıp DGM’ye verilen ve Saraybosna’daki Müslüman Boşnaklara yönelik etnik temizlik ve Müslüman kadınlara yapılan tecavüzler karşısında elindeki yazmalarla koşan, Lice halkına sahip çıkmak için yollara düşen birisiyim. Bugün Ortadoğu’daki medeniyetlerin Halep’iyle, Necef’iyle, Kerbela’sıyla, Erbil’iyle, Kobani’siyle bütün kültürlerin bütün kimliklerin korunmalarını ve barış içinde yaşamalarını istemekten başka hiçbir niyetim olamaz. Zulüm ve yıkım karşısında susamam."
Editör: Haber EDİTÖR