Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, Alevi-Sünni birlikteliğine yönelik çalışmalarından dolayı 28 Şubat’ta derin devletin hedefi haline geldiğini söyledi. Altun, 28 Şubat sürecinde derin devletin ölümüne kadar varan 5 karar aldığını ifade etti.

Fermani Altun, 12 Eylül, 28 Şubat ve 12 Mart gibi darbe dönemlerinde şahit olduklarını Cihan Haber Ajansı anlattı. Türkiye’de hiçbir dönemde Aleviler ile Sünniler arasında bir sorun yaşanmadığını aktaran Fermani Altun, sorunun tamamen sistemden kaynaklandığını dile getirdi. Dersim, Maraş, Çorum ve Gazi olayları gibi pek hadisenin sistem tarafından gerçekleştirildiğini söyleyen Altun, “Alevileri Sünniler değil, sistem dışlamış, yok saymış. Sünni kardeşlerimize de aynı şeyleri yapmışlardır. Bediüzzaman Hazretleri 40 yıl hapishanelerde dolaştırılmış. Hapishanelerdeki insanları irşad ediyor diye başka hapishaneye gönderilmiş. Sistem bunları yapmış. Demek ki; sistemin değiştirilmesi gerekiyor.” dedi.

'MARAŞ, ÇORUM VE GAZİ, DERİN DEVLETİN TERTİBİYDİ'

Kendisinin de Kahraman Maraşlı olduğunu ve öz yeğeni ve 6 aylık çocuğunun Maraş olaylarında katledildiğini aktaran Fermani Altun, yaşanan olaylarda derin devletin parmağı ve devletin ihmali olduğunu söyledi. Dönemin İçişleri Bakanı’nın olayların ardından geldiği Maraş’ta yaşananları otel odasından seyrettiğini anlatan Altun, “Sokağa çıkma yasağı yapıyordu, sokağa çıkma yasağında katliam devam ediyordu. Burada bizzat devletin bir zafiyeti, derin devletin bir organizasyonu olduğu açık. Burada kendiliğinden gelişen bir şey yok, organize edilmiş. Yapılanlar bir tertip eseriydi.”

Altun, Çorum ve Sivas olaylarında da derin devletin benzer organizasyonlarının yaşandığının daha sonra net bir şekilde ortaya çıktığını dile getirdi.

Gazi olaylarının da bizzat şahidi olduğunu aktaran Altun, olayların başlamasının ardından dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nun kendisini yardıma çağırdığını ifade etti. Fermani Altun, olayların ardından toplanan halkın içinde daha önce hiç kimsenin görmediği gruplar olduğunu söyledi. Altun, kalabalığın Mavibet içine girerek megafonla dağılmalarını söylediklerini ve kalabalığın dağıldığını ifade etti.

'GAZİ CEMEVİ, POLİS PANZERİ ÜZERİNDEN TARANDI'

Gece kahvehaneye yapılan saldırıda ölen yaşlı bir şahsın cenaze töreninin yapıldığı Cemevi’ne sabah saatlerinde polis panzeri üzerinden ateş açıldığını söyleyen Altun, “Orada bizzat polis panzeri üzerinden Cemevi’nin tarandığını söylediler. Akşam emellerine ulaşamadılar ben engelledim tabi. Baktım ki 300-400 kişi kalabalık. Dediler iki tane genç ölmüş. Kalabalık yağılmaya başladı. Kalabalık oraya yağıldı ve ben valiyle görüştüm, ‘Burada çok korkunç bir yığılma var. Bizim burada işimiz bitti ben çıkıyorum’ dedim." şeklinde konuştu.

Gece kalabalığın içinde gördüğü yüzleri maskeli provakatörlerin etraflarını sardığını ve "Hiçbir yere gidemezsin, burada bizimle öleceksin. Akşam kalabalığı dağıtmasaydın bu gün sokaklar bizimdi." dediğini belirten Altun, Cemevi dedelerinin itiraz ederek, "O olmasaydı bu gece sabaha kadar bin kişi ölürdü. Ayıp ediyorsunuz." dediklerini dile getirdi. Altun, "Aralarında tartışırlarken biz oradan çıktık. Bir süre sonra güvenlik kuvvetleriyle çatışma başladı. Yani akşam o provokasyonda emellerine ulaşamayan o derin güçler ertesi gün Cemevi’ne ateş açtılar. " diye konuştu.

'ALEVİ-SÜNNİ KARDEŞLİĞİ BATI ÇALIŞMA GURUBU'NU RAHATSIZ ETTİ'

Alevi-Sünni birlikteliğine yönelik yaptıkları çalışmadan ötürü 28 Şubat’ın hedefi haline geldiklerini belirten Fermani Altun, Batı Çalışma Gurubu’nun vakıflarını kapatmak için her ay heyet gönderdiğini aktardı. 28 Şubat’da kendisinin öldürülmesini de kapsayan 5 karar alındığını ifade eden Altun şunları söyledi: “Öncelikle Fermani Altun’un prestijini sarsmak, ardından madden çökertmek, vakfı kapatmak, Altun’u hapse düşürmek ve öldürmek. Bunlar derin devletin benim için aldığı 5 karardı. Bu kararlar bir yerden bir şeklide benim elime geçti. Bunun şahitleri de var.”

2002 yılındaki seçimler öncesinde de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldikleri için hedef haline geldiklerini söyleyen Altun, Ergenekon sanığı Adil Serdar Saçan ve ekibinin çevresindeki pek çok kişiyi gözaltına aldırarak işkence yaptırdığını ileri sürdü.
Kaynak: cha