Önce Abd , İran , Fransa , Almanya , İsrail temsilcileri geldi.

Sonra İtalya ve Rusya liderleri geldi.

Ne güzel değil mi tüm liderler bize geliyor.

Pazarlıklar yapıyor anlaşmalar imzalıyoruz.

Nükleer enerji , petrol ve doğal gazla ilgili  15 protokolü bir günde imzaladık.

Rusya ile gümrük alanında iş birliği anlaşması yaptık.

Dostum silvio ve dostum putin’le sıkı pazarlık yaptık.

 

Görünen tablo bu ancak farklı bir açıdan bakmak istiyorum.

Avrupa birliği ülkeleri Doğal gaz konusunda tekel konumunda bulunan Rusya’ya alternatif olarak Kazakistan ve Türkmenistan’ la nabucco anlaşmasını imzaladılar. Türkiye üzerinden geçecek olan boru hattı Rus gazına alternatif olacak.

 

Ülkemizde ise durum tam tersine , doğal gazda %63 Rusya’ya bağımlı durumdayken yeni bir doğal gaz anlaşması yapıyor bunun yanında nükleer enerjide de Rusya ile anlaşıyoruz. Yani her hangi bir durum karşısında Rusya enerjiyi kestiğinde elimiz kolumuz bağlı olacak.

 

Ayrıca nükleer enerjinin tehlikeli boyutlarını göz ardı ettiğimizi düşünüyorum.Dünyada bir çok ülke nükleer tesisleri kapatma yolu ararken  , Rusya’da yaşanan ve bizleri de etkileyen Çernobil faciası önümüzde iyi bir örnek olarak dururken nükleer tesislerle ilgili atacağımız adımlar konusunda çok daha dikkatli olmalıyız diyorum.

 

Dikkat çekici başka bir nokta ise nükleer enerji ihalesine teklif veren tek firma Rusya’dan. Ülkemizde stratejik ihalelerin tamamını yabancı firmalar alırken Putin Rusya’da Enerji , Telekomünikasyon , doğal gaz kaynakları , havacılık  ve savunma başta olmak üzere 42 sektörde yabancıların ihaleye girmesini yasakladı.

 

El kazanı ile aş kaynamaz ,  el eli ile yılan öldürülmez demiş atalarımız.

Ülke menfaatleri için bir şeyler yapmak istiyorsak taşın altına önce elimizi biz koymalıyız. Uluslararası işbirliği ve anlaşmalar tabiî ki olacaktır. Yeter ki işin sahibi olalım , zurnanın son deliği olmayalım.