BAŞKA TÜRKİYE YOK 

Ülkemiz ; sporda , sanayide , teknolojide , kalkınmada rekor kıramasa da, işsizlik rekor üzerine rekor kırmaya devam ediyor.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’deki işsiz sayısı, ocak 2009 itibariyle 3 milyon 650 bin kişi oldu. İşsizlik oran, bir yıl öncesine göre yüzde 3.9 puanlık artışı gösterdi. 

İşsizlik ülkenin en önemli problemi olmaya devam ediyor. İşsiz sayısı hesaplanırken, Öğrenci, ev hanımı, emekli durumunda olanlar hesaplama dışında tutuluyor. İş bulma ümidi kalmadığı için  iş aramayanlar ve mevsimlik olarak çalışanlarda hesaplama yapılırken dikkate alınmıyor. İş bulma ümidi kalmayanlar ile mevsimlik çalışanlar da işsiz sayısına katılsa, işsiz sayısının 7 milyon kişiye çıkacağı tahmin ediliyor. 

Ekonomik kriz sebebiyle, çalışanlar işini kaybedince işsizlik sorunu, gündemin ilk sıralarına yükseldi. Sanki, krizden önce işsizlik yoktu. Sanki, kriz bitince herkes iş bulacak.Tabi ki böyle değil krizden öncede işsizlik vardı , kriz bitse de işsizlik yine olacak. Ancak İşsizliğin ulaştığı boyut , özellikle genç nüfustaki işsizlik oranındaki artış kaygı vericidir. Ekonomik krizin Türkiye’yi derinden etkilediği , işsizliğin ekonomik ve sosyal krizin en önemli göstergesi olduğu görülmektedir. 

Kentlerdeki işsizlik oranının , Kayıt dışı çalışmanın arttığını , istihdam biçiminin ucuz emek sömürüsünü içeren güvencesiz bir çalışma biçimine dönüştüğünü görüyoruz. 

Mevcut tesis ve işletmeler özelleştirme adı altında yurt dışından gelen firmalara satılmış onlarda aldıkları işletmelerin kapısına kilit vurup gitmişler. Zaten amaçları almış oldukları tesisleri büyütmek ,  geliştirmek , istihdam sağlamak değildi. Kendi ülkelerinin satıcı bizimde Pazar olmamızı sağlamaktı.

Şimdi onlar üretiyor biz satın alıp tüketiyoruz.

Onlar üretirken , istihdam sağlıyor , ülkelerinin kalkınmasını ihracatlarının artmasını sağlıyorlar.

Biz ise hazır tesislerimizi kaybettiğimiz gibi yeni yatırım ve iş olanakları yapmadığımız için artan nüfus artışı ile birlikte işsizlik sürekli artırmaktadır. 

Zor da olsa bir iş bulup çalışanlarda  ise yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı artmaktadır. 

işsizliğe bağlı ruhsal sorunların giderek artacağı , insanların sıkıntı ile başa çıkmak için alkol ve madde kullanımına yöneleceği , öfke ve şiddet davranışlarının ortaya çıkma riskinin artacağı aşikardır. 

Bunun için işsizlere verilen işsizlik yardımının süresinin uzatılması, sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmalarının sağlanması, işsizlerin ailelerine ve çocuklarına yönelik temel yaşam gereksinimlerinin sağlanması ve benzeri konularda hükümetin ivedi harekete geçmesi gerekmektedir. 

Son zamanlarda toplumumuzda  öfke , şiddet , cinnet , depresyon gibi  yaşamı derinden etkileyen olayların arttığı   ,  Kapkaç, hırsızlık ve gasp gibi suçlardaki artışın ürkütücü boyutlara ulaştığı    basın ve medyada açıkça görülmektedir.

Gerekli tedbirler hızla alınmadığı takdirde zor ve sancılı bir sürecin bizleri beklediğini söyleyebiliriz. 

Atalarımızın dediği gibi “aç köpek fırın deler”. Bunun için işsizlik ve diğer sorunların çözümünde topluma kulak vermek , sivil toplum kuruluşlarından destek almak , sanayi ve ticaret odalarının fikir ve önerilerini dikkate almak suretiyle çözüme gidilmelidir.   

Hiçbir üretim yapmadan ülkenin tüm ihtiyaçlarını dışarıdan karşılamak ne derece doğrudur. Bugün ülkemizde özelleştirildikten sonra kapatılan fabrika ve müesseselerden dolayı her ilimizde özelleştirme mağdurları ortaya çıkmıştır. Yeni bir fabrika veya işyeri açılmadığı için iş bulmak imkansız hale gelmiştir. 

İstihdamın artırılması için gerekli tedbirler alınmalı bunun yanında işletmelerin yurt dışı ile rekabet gücünü artırmaya yönelik kolaylıklar ve indirimler getirilmelidir. 

Türkiye dünyanın en genç nüfusuna sahip olmakla övünmesine karşın, dünyanın en büyük işsizler ordusuna da sahiptir.

Tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz ülkemizde derinden hissedilmektedir. Bu küresel krizi atlatmak için başta hükümet olmak üzere , ülkeye yön veren  kişi ,  kurum ve kuruluşların el ele vererek çalışması ülkeyi hak ettiği yere getirmesi gerekmektedir. 

Halk olarak ülkesini seven sorumluluk sahibi her Türk vatandaşının makam veya mevki gözetmeksizin elini taşın altına koymasını bekliyoruz. 

Çünkü başka Türkiye yok.