Duanız eksik olmasın hiçbir zaman dudağınızda! Duasını yitiren çok şeyi yitirir. Duasız insan aç bi ilaçtır, bir yelkenlidir o rüzgâr senin bu rüzgâr benim dolanıp duran deryalarda… Duasız insan bikestir, sahralarda yalınayak dolaşan; yüzü yanık, saçı dağınık, talihi karışık bir avaredir…

Bir kalp ki bütün sinirleri ve damarlarıyla şerha şerha olup oradan dil yoluyla meramını ifade etmek için ellerini boşluğa kaldırıp dile geliyorsa nafile bir işle meşgul olmuyordur. Mutlaka o açılan eller karşılığını alacak, o zikreden dil yüce zakirin nefesinden mahrum kalmayacaktır. Teslimiyet yalnız inanılanadır.


Duasız bir insan kimden medet umar? Kimden bir inayet bekler? Kimin kapısını çalar? Zikriniz 24 saat duaya endeksli olsun ki size şah damarınızdan daha yakın olan rabbinizi unutmayasınız!


Darda kaldığınızda eller açılmaz hüdaya “Ya Rab!” diye başlayan içten ve kalbi sözler ne kadar da saftır, ne kadar da berraktır, ne kadar da tesirlidir değil mi? Siz hiç dua ettiniz mi? Siz hiç dua edip için için ağladınız mı? İnsan ruhunun yıkanması, arınması değil midir baştan ayağa? Bu dua yağmurunda kaç insan yıkanmıştır ve arınmıştır hesap ettiniz mi hiç? Sizi dua yağmurunda şemsiyesiz bırakmak en büyük beddua olsa gerek, lütfen dualarınız sarılın, daha sık dua edin! Ve lütfen dikkat edin dualarınıza, gerçekleşebilirler!


Diliniz ne olursa olsun, inancınız neyse ne, kelimeleriniz nasıl çıkarsa çıksın dudağınızda… İster lâl olun, ister sağır kesilin, ister kör olun. İster Hıristiyan olun, ister Müslüman olun! İster Yahudi olun, ister Hindu! İster Zulu kabilesinden bir şef olun, ister Avustralya’da bir Aborjin! İster Türkçe konuşun, ister Arapça! İster Farsça konuşun, ister Rusça! İçten bir duanın, yürekten bir niyazın dili birdir. Niyetiniz iyiyse duanızın şekli o kadar ehemmiyet arz etmez sayın okuyucu. Halis ise gönlünüz, samimiyse zikriniz yaratanın kapısı size açıktır ardına değin. Bu açıklık bütün insanlara eşit mesafeli olup duanın samimiyetine ve dainin safiyetine istinaden kabul görür.


Bir dua iştim gonca ağızlıdan, şeker dudaklıdan… Ne de hoşuma gitti, ne de kafama yattı, ne de mesut etti beni… Bu dua şuydu: “Allah Seni Toplasın!”


Toplanacak o kadar insanımız, o kadar şeyimiz var ki! Memlekette çeki düzen verilmesi gereken onca şey, düzeltilmesi gereken bunca şey var ki! Kaç insanı topladınız kendisine gelmesi için? Kaç harabe gönlü çekiverdiniz tarafınıza? Kaç gözü yaşlıyı mesut ettiniz? Kaç yetimin başını okşadınız, kaç öksüzün yüreğine şefkatli ellerinizle dokundunuz? Kaç fakirin tabağına kaşık salladınız, kaç divanenin haline ağladınız?


“Allah insanımızı toplasın!” diye dua etmek istiyorum, eller açılsın lütfen: Yalandan, dolandan, borandan; yılandan, çıyandan, zindandan hem de… Kapkaççıdan, hırlıdan hırsızdan, mafyadan, tacizden, mütecavizden, katilden, beladan, musibetten, kadadan, nadandan, berduştan, sarhoştan, esrarkeşten… Ez cümle uzatabileceğimiz kadar uzatacağımız eşhastan; Allah bizleri korusun ve Allah bu yanlış yola düşenlere doğru yolu göstersin. Allah sonu kötü olanları ıslah etsin. Dualarınız kabul olabilir, dikkat edin!


“Allah memleketimizi toplasın!” diye milli ve hissi bir slogan ile aşikâr kılmak istiyorum her şeyi: Hainden, eşkıyadan, şakiden; hilebazdan, rüşvetkârdan, sahtekârdan hem de… Açılandan, saçılandan, edepsizinden, terbiyesizinden, vatanını satandan, zorda bırakandan, diline, dinine küfredenden, kültürüne ihanet edenden, toprağını satandan, bayrağını takmayandan… Ez cümle bu vatana kastedenden Allah bu vatanı korusun ve bu gibi insanları memleketin bağışlayıcı ve sarıcı toprağı ile kutsasın, hak yoluna soksun.
“Allah erkânımızı toplasın.” diye sorumluluk ve makam mevki sahibi zatları milli ve manevi değerlere sahip çıkmaları için davet ediyor, her bir vatandaşın işini kolaylaştırmalarını, zorlaştırmamalarını, devletin şefkat eli olduklarını her daim hatırlamalarını ve bu şefkat elini her bir insanımızdan eksik etmemelerini diliyor; dâhili ve harici talihsizlere de Allah doğru yolu göstertsin diyorum.


“Allah seni toplasın” diye bir dua… Eskilerin dilinde… Bugün bizim dilimizde, bizim lügatimizde sizin karşınıza çıkmış raks ediyor. Allah cümle mevcudatı toplasın. Kimseyi hak yolundan alıkoymasın. Kimse akıl zıvanasından çıkmasın. Dellenip budaklanmasın. Arsızlaşıp kendisini kaybettirmesin.


Zahirde ve tenhada, hayalde ve gerçekte bir dua gibi her daim hakkın inayeti hepimizin üstünde olsun. Bizlere Eyüp sabrı, Yusuf cemali, Mevlana gönlü nasip etsin ve peygamber ahlakı ile taçlandırsın.


Bir dua gibi o mehlikanın adı dilimizde eksik olmasın, o aşk yolunun köşe taşları olmamızı bizlere rabbim nasip etsin.


“ALLAH SİZLERİ, BİZLERİ TOPLASIN!” diye sözümü bitirip bu yazıyı herkesin okuması için dua ediyorum.

ÂMİN!